Toplumlar farklılıklardan oluşur ama ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda farklar unutulur, ortak bir tutum oluşur.
Bunun ülkemizdeki en çarpıcı örneği “Çanakkale Destanı”dır.
O destanı yazan milletimiz, aynı millî duruşu günümüze kadar muhafaza etti, bizi parçalamaya yönelik bütün fitne ve tahrikleri göğsünde yumuşatıp geri püskürttü.
Nitekim bu özen sayesinde birbirini rencide etmemeyi başaran Türkiye, Çözüm Süreci denen çatışmasız dönemde en küçük bir toplumsal travma yaşamadan bölgeyle kucaklaştı.
Ancak bu “bayram” kısa sürdü. Terör örgütü, kendi ürettiği gerekçelerle saldırılarını tekrar başlattı.
PKK’ya başkaldırı doğudan başladı
Kürt halkı, 30 yıl sonra kavuştuğu “huzur”una göz dikenlere bu sefer sessiz kalmadı. Bu başkaldırı, örgütü panikletti.
Kandil, teröristlere, “Halkın gözünü korkutun, gerekirse öldürün” talimatları yağdırdı ama yine de bu “ayaklanma”yı önleyemedi.
Defalarca tekrarlanan “serhildan” talimatları hüsranla sonuçlandı! Demirtaş’ın, “Binlerle Cizre’ye yürüyoruz” diye yola çıkıp, 50 kişi ile kalması bu isyanın net bir fotoğrafıydı.
Bölge halkı bu onurlu duruşunu daha da somutlaştırdı ve 120 aşiretin temsilcisi “Ülkeyi terk et” diye haykırdı. Yükselen bu çığlıklar PKK’ya, operasyonlardan daha ağır bir darbe indirdi.
Doğu’da başlayan bu anlamlı direniş bütün ülkeye yayıldı. Meydanlar, binalar hatta araçlar, “milli duruş”un sembolü olan albayrakla donatıldı, her yerden “Teröre hayır” nidaları yayıldı.
Yukarıdan gelen çatlak sesler...
Halk tavrını bu kadar net ortaya koyarken, bazı kesimler, benzeri görülmemiş bir rezalete imza atarak, terörü perdelemeye, teröristi masum göstermeye çalıştı.
Halk “terör düşmanlığı”nda bütünleşirken, siyasi ve ideolojik kesimler ise “Erdoğan düşmanlığı”nda kutuplaştı.
Elbette herkes Sayın Erdoğan’ı sevmek veya desteklemek zorunda değildir. Ama sırf onu yıpratmak için halkın ortak düşmanı olan teröre dahi destek vermek bir cinnettir.
Terörle mücadelenin en yoğun yaşandığı ve tek yumruk olunması gereken son iki ayda ‘halkçı’ Kılıçdaroğlu, ‘milliyetçi’ Bahçeli, ‘Türkiyeli’ Demirtaş, ‘mukaddesatçı’ Paralel Yapı, ‘demokrat’ Doğan Grubu ve diğerleri PKK’yı mı hedef aldı, yoksa PKK ile mücadele eden Türk Ordusu’nun başkomutanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı mı?..
Allah aşkına bu ülkenin problemi kan döken terör mü yoksa terörle mücadele eden Cumhurbaşkanı Erdoğan mı?..
KAFAMA TAKILANLAR..
Akşener’in suçu ne?
Hadi Sayın Tuğrul Türkeş Anayasa’nın emrini yerine getirdiği Sayın Bahçeli’nin hışmına uğradı. Oysa Meral Akşener, Bahçeli’nin hışmına uğramamak için bu teklifi bile reddetmişti. Bu kadar başarılı bir ismi sadece “Fazla öne çıktı” diye çizmek nasıl bir liderlik anlayışı bilmiyorum. Ama ben asıl Sayın Erdoğan’a “diktatör” diyen “demokrat”ların yorumunu merak ediyorum.
Bırakın gitsinler
Batı, Türkiye’nin çözüm çağrılarına ve mülteci uyarılarına hiç kulak asmadı. Tam aksine, Serbest Dolaşım Anlaşması gibi rüşvetlerle kendilerini sağlama aldıklarını düşünerek, Türkiye’ye yönelik mülteci akınına göz yumdular.
Ne zaman ki, Türkiye’nin 4 yıldır onurla taşıdığı problemin ucu kendilerine uzandı, Avrupa da o zaman zıplamaya başladı. Bununla birlikte de rezaletler peş peşe sıralandı.
Oysa uzaktan baya medeni görünüyorlardı. Meğer barbarlıkları aynen duruyormuş ve zemin bulamadığı için görünmüyormuş.
Bırakın isteyen mülteci gitsin. Gitsin de dünya, Avrupa’nın gerçek yüzünü görsün.