Hasip Kaplan "HDP kurultayında Demirtaş'ın yerine sakın bir Türk göz dikmesin, benim naçizane önerim, herkes haddini bilecek!" dedi. Cihangir solcuları şoka girdi! Neyse ki imdada @HDPgenelmerkezi yetişti ve PKK'nın katliamlarına gıkı çıkmayan, göstermelik için bile kınayamayan parti yönetimi, "Hasip Kaplan Twitter hesabından yapılan ırkçı, ayrımcı ve ötekileştirici paylaşımların HDP anlayışı ve politikaları ile hiçbir ilgisi yoktur. Kınıyor ve ayıplıyoruz" mesajı yayınladı.
Böylece PKK'dan esirgedikleri bir şiddet ve netlikte Hasip Kaplan'ı kınamış oldular.
Kaplan, tartışmanın "Türk tarafındaki" Sırrı Süreyya'ya da "Sırrı gitsin film çeksin" diyerek posta koydu.
Sonra da "HDP’de görevim yok, iki dönem kuralına takıldım HDP’nin bu kurala takılmayan ayrıcalıklı vekilleri var, açıklamaya üzüldüm. Irkçılık mı, disipline mi vereceksiniz? Gerek yok, siyasetten de, partiden de istifa ediyorum. Kürt ulusal kongresine bir Türk temsilci seçilirken yapmalıydım, bağışlayın." diyerek HDP'den ayrıldığını duyurdu.
***
Parti ayrı, Sırrı Süreyya ayrı cevap verdiğine, Demirtaş da hapishaneden açıklama gönderdiğine göre tartışma derinlerdeki bir rahatsızlığın tezahürü. Ya da gözümüzün önünde yeni bir film çekiliyor.
Ama film Hasip Kaplan'ın ne kadar ırkçı olduğuyla ilgili değil kanımca. Kaplan ırkçı olabilir, o ayrı.
Haa şu doğru, bir kesim tarafından çok hevesli şekilde "ırkçı parti" olarak lanse edilen MHP'den bile bugüne kadar Kürt-Türk ayrımını bu denli pervasız kullanan bir yaklaşım görmedik. PKK katil sürülerini sivil halkın üzerine saldığında bile MHP son derece sağ duyulu siyaset yapmayı başardı. Ama diğer tarafta, "ezilen halkların milliyetçiliğine" dair romantikleştirmenin giderek şımarıklığa döndüğünü gördük. Ortada silahlı bir örgüt varken meseleyi artık siyasetin kavramlarıyla konuşmanın imkansızlaştığı ise hep göz ardı edildi.
Aşırı iyimserliğe kurban edilmiş bir 10 yıl geçirdik hülasa.
***
Dönelim Hasip Kaplan ve HDP'nin başına gelecek kişinin Kürt mü Türk mü olacağı tartışmasına...
Bir kere, biri Kürt diğeri Türk eşbaşkanları varken de HDP yeterince faşist ve terör destekçisiydi. Sırrı Süreyya Önder, "halkların kardeşliği" deyince HDP, PKK'nın kanlı eylemlerinin, 6-8 Ekim provokasyonunun, Hendek terörünün mesuliyetinden kurtulmuş olmuyor.
Sırrı Süreyya ya da bir başkası HDP'nin başında olunca durum değişecek mi? Figen Yüksekdağ vardı ya işte. Terör örgütü MLKP'nin ağına düşürdüğü gençlere, neden canlı bomba eylemleri yapmaları gerektiği konusunda telkinde bulunan biri olarak HDP'ye eş başkan yapıldı. İnsanın tüylerini diken diken eden bir ses kaydı var, örgüt toplantısından.
***
Günlerdir Hasip Kaplan'a vuruyor herkes. Nişantaşı solcuları da vuruyor, HDP yönetimi de... Hasip Kaplan'ın HDP'nin gerçek yüzünü ortaya çıkardığı zannıyla bir güruh da eşlik ediyor onlara.
HDP'nin başına kimin geleceği sanki partililerin özgür iradeleriyle verebilecekleri bir kararmış gibi? HDP'nin başında Sırrı Süreyya yahut Hasip Kaplan'ın geçmesi fark yaratırmış gibi...
***
Zaten görünüşe bakılırsa Kandil, HDP'den çok CHP'ye odaklanmış durumda. Bese Hozat nam terörist sitemle karışık mesajında CHP'den yardım istiyor. Bu aynı zamanda bir tehdit tabii.
Fakat asıl; CHP ve HDP yönetimini aşan ve belki de bu iki partiyi cem edecek bir başka mühendislik planının yapılıyor olma ihtimaline bakmak lazım. Seçime giderken HDP vitrininde, CHP ile ittifak halinde kamuoyundan çok tepki çekmeyecek isimler görebiliriz. İcabında Saadet Parti'si ve İyi Parti ile de çaktırmadan iş birliği yapmayı mümkün kılabilecek isimler...
Türk mü Kürt mü polemiğini de buradan okumak gerek.