Mustafa Kemal Paşa’nın koruma birliği komutanı, Giresun’lu, “Öncü Kuvvacı” Gazi Milis Yarbay Topal Osman’ın kellesinin kestiler, bir çukura attılar, sonra çukurdan kazıp aldılar cesedi ayaklarından astılar TBMM’nin önüne. Niye?
Trabzon Mebusu Ali Şükrü Beyi 27 Mart 1923 Salı günü öldürdü gerekçesiyle!
Trabzon’da 1 Temmuz 1922’de Kayıkçılar Kahyası Yahya Kaptanı öldürdü diye.
Her şeyden önce Topal Osman’ın Yahya Kaptan cinayetini işlemediği kesinleşti. Çünkü cinayeti işleyen ve de bunu 77 yıl sonra Günaydın Gazetesine 1 Aralık 1977’de Yahya Kaptanı kendisinin öldürdüğünü açıklayan, Muhafız Tabur Komutanı İsmail Hakkı Tekçe ve iki adamıydı!
Gelelim Ali Şükrü Bey cinayetine. Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey, Lozan’da Musul’un Misak-ı Milli sınırları dışında bırakılmasına karşı çıkıyordu bazı mebuslarla birlikte. İsmet Paşa, Lozan görüşmelerini ve üzerinde anlaşmaya varılan maddeleri açıklamak için İsviçre’den dönmüş, TBMM’de milletvekillerine bilgi veriyordu. Savaş tazminatı ödememiz konusunda anlaşma sağlanmış diğer konular masada bırakılmış, İsmet Paşa ve heyet geri dönmüştü. Müttefikler, hele de İngiltere, Musul’un kesinlikle Misak-ı Milli sınırları içinden çıkarılmasını istiyordu. İsmet Paşa bu isteği geri çevirmenin görüşmelerin kesilmesine neden olacağını, Musul vilayetinin çözümünü geriye bırakmayı, Lozan Antlaşması imzalandıktan sonra, bir yıl içinde İngilizlerle bir çözüme varılabileceğini söyledi. Ve kızılca kıyamet koptu. Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey, Musul konusunda direnenlerin başını çekiyor, hükümeti istifaya davet ediyor, tartışmalar bitmek bilmiyordu. Ali Şükrü Bey, yani muhalif mebusların önderi, “bu heyet Mehmetçiğin süngüsüyle Lozan’da kazanılan zaferi heba etmiştir!” diyerek TBMM’den ayrıldı.
Derken 27 Mart 1923’te Ali Şükrü Bey kayboldu ortalıktan! Polis Ankara’nın altını üstüne getirdiyse de bulunamadı Ali Şükrü Bey. Sonunda kuşkular Çankaya Muhafızı Giresun Alay Komutanı Topal Osman üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Çünkü, Topal Osman’ın ruh gibi ahbabı Mustafa Kaptan polisle görüşürken “Osman Ağa, Ali Şükrü Bey’i evine davet etmişti en son. Salı akşamı Ali Şükrü Bey’i ben götürdüm Osman Ağa’nın evine. Yediler, içtiler sonra Ali Şükrü Bey nereye gitti bilmiyorum.” dedi. Mustafa Kaptan o saat tutuklandı, bu da Topal Osman’ın saklanmasına neden oldu. Saklanmakla tabi, sanık konumuna düşüverdi. Ve 1 Nisan 1923’de Topal Osman’ın saklandığı ev sarıldı, on sekiz saatlik çatışmadan sonra Topal Osman yaralı olarak yakalandı. Ancak Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir ve de Fevzi Çakmak’ın yıllar sonra belirttiklerine göre Topal Osman, “bazı çok önemli açıklamalarda bulunacağı için Muhafız Tabur Komutanı İsmail Hakkı Tekçe tarafından başı kesilerek öldürüldü; yanındaki 12 Giresun uşağı da katledildi; tümü oracığa, bahçeye gömüldü.”
Ali Şükrü Bey’in günlerdir aranan cesedi, birdenbire, Topal Osman’ın öldürülmesinden bir gün sonra, 3 Nisan 1923’de, Muhye Köyü sınırlarında, Topal Osman’ın evinden yedi yüz metre ötede bulundu. Cinayeti işleyenler, gene birçok milletvekili vemilli mücadele paşasına göre, hem Topal Osman hem de Ali Şükrü Bey’den bir çırpıda kurtulmuştu. TBMM’ye verilen bir önergeyle Topal Osman’ın cesedi topraktan çıkarıldı, başı olmadığından, meclisin kapısına ayaklarından asıldı. Peki, Ali Şükrü Bey niye öldürüldü? Neden suç salt Topal Osman’ın üstüne kaldı? Bunu bir başka zamana bırakalım ve İsmet İnönü’nün şu ipucu gibi sözüne kulak verelim: “Ulu Tanrı’dan, ‘kış uykusuna yatmış yılana güneş yüzü göstermemesini’ dilerim.”
(Meraklısına Not: H.İ. Dinamo-Kutsal Barış-Teoman Alpaslan-Topal Osman Ağa)