Bigoreksiyaya kas geliştirmeyle ilgili zihni sürekli meşgul etmek hastalığı da diyebiliriz. Vücudun görünüşünde algılamada oluşan patolojik bir sonuçtur. Aynen anoreksiya benzeri bir hastalıktır. Aneroksiya hastalığında nasıl çok zayıf olan biri hala şişman görüyorsa bigoreksiya hastalığına sahip biri de kendisi kaslı olmasına rağmen çok kası yokmuş gibi hissediyor. Bigoreksiya’nın perçesinde (muscular dysmorphia) onbinlerce kişi var. Kas geliştirmek, bazı insanların zihnini o kadar çok kurcalamaktadır ki bu kişiler, birçok önemli olayla ilgilenmezler, ağrıları ya da kırık kemikleri olmasına rağmen çalışmaya devam ederler ve hatta fiziksel gelişim programlarına uymak uğruna işlerini bile kaybedebilirler. Ancak bu insanlar vücutlarıyla barışık değildirler. İyi gelişmiş olmalarına rağmen vücutlarını göstermek istemezler ve gerektiğinde bundan kaçınırlar.
Yan etkilere rağmen devam
‘Muscle dysmorphia’ terimi yeni bir bozukluğu ifade etmek için 1997 yılında bulundu. Psikiyatrlar tarafından bu hastalığa bigoreksiya (bigorexia) adı verildi Kesin bilinmemekle birlikte sebepleri hakkında iki düşünce vardır. Bu sorunun öncelikle obsesif kompulsif bozukluğun bir türü olduğu düşünülür. Ayrıca medyanın, ideal vücut dayatması da bir diğer sebep olarak değerlendirilir. Bigoreksiyanın en temel özelliği vücudunuzu ne kadar zorlarsanız da yeterince kasa sahip olmadığınızı düşünmenizdir. Bazılarına göre, spor salonlarının ve buralara gidenlerin çoğalması, insanlardaki fiziksel kusurlara daha çok dikkat edilmesine ve kusursuz vücuda ulaşma çabalarının artmasına neden olduğu yönündedir. Bu tip takıntılı insanlar, çok sıkı diyetler yaparlar ve bulimia gibi yeme bozuklukları gelişir. Anabolik steroidlerin kullanımı bigoreksiya hastaları arasında yaygındır. Artan agresiflik, akne, göğüs büyümesi, iktidarsızlık, kellik ve testislerde küçülme gibi yan etkilere rağmen ilaç kullanmaya devam ederler.
PSİKOTERAPİ VE EĞİTİM DESTEĞİ ŞART
KAS yapmayı takıntı hale getirenler vücut şekillerinden ve görüntülerinden hoşlanmadıkları için günlerce gizlenirler, toplum içine çıkmak istemezler. Bigoreksiya hastası kişiler kendilerine güvenme konusunda psikolojik sorun da yaşarlar. Anoreksiya hastaları gibi bigoreksiya hastaları da kendilerini çok ender olarak hasta olarak görürler ve tedaviyi kabul ederler. Depresyonları ve kendilerine güvenlerinin az olması nedeniyle tedaviyi kabul etmeyi yenilgiyi kabul etmek olarak algılarlar. Eğitim ve psikoterapi tekniklerinin birleşiminden oluşan tedavi yöntemleri ümit verici sonuçlar vermiştir. Bilişsel davranış teknikleri, düşünme şeklini daha gerçekçi ve gerçekleşebilir hedeflere doğru değiştirebilir.