Başkanlık sistemi meselesi 30 yıldır Türkiye’de tartışılır durur, ama bu tartışma hep belli isimlere endeksli olarak ve konjonktürel sebeplerle yapılır. Oysa bir ülkenin kaderini ilgilendiren bu tür konular kişilerden, olaylardan ve dönemsel şartlardan bağımsız olarak da değerlendirilebilmelidir.
Başkanlık sisteminin avantajları da, dezavantajları da biliniyor. Dünya genelinde farklı uygulamalar ve modeller şeklinde tezahür eden bu sistemin soğukkanlı bir şekilde ele alınması ve Türkiye örneğinde ne getirip götüreceğinin bir arada değerlendirilmesi gerekir.
İstikrar, başkanlık sistemini öne çıkaranların en çok vurguladığı temadır. Özellikle Türkiye gibi uzun yıllar çok parçalı koalisyonlarla ve etkisiz iktidarlarla güven ve istikrarını kaybetmişülkelerde bu temanın Başkanlık sistemiyle öne çıkartılması son derece doğaldır. Devlet Başkanı’nın doğrudan halk tarafından seçilmesi Başkanlık sisteminin de önemli bir özelliğidir, ancak sadece halkın Cumhurbaşkanını seçmesi o sistemi Başkanlık yapmaz. Başkanlık sisteminde yasama-yürütme ayrımı çok keskindir ve güçlü bir yürütme organı bulunmaktadır. Bununla birlikte kongre-başkan çekişmesi, lider değişimin zor olması, otoriter eğilimlerin güç kazanma gibi eleştiriler sıklıkla dile getirilir.
***
1990’lardan bu yana harareti yükselerek tartışılan bu konu hala gündemdedir. Özal’ın sistemi dönüştürme ve demokratikleşme çabası statüko tarafından geri püskürtülmüştür. O dönemde sistemi dönüştürmek için gündeme getirilen enstrüman Başkanlık modeliydi. Hatırlanırsa asker-sivil ilişkilerinin normalleşmesinden Kürt meselesinin çözümüne kadar bir çok konu konuşulurken demokratik reformlar ile Başkanlık modeli bir arada ele alınıyordu. O zaman statüko, sistemi dönüştürmek ve kronik sorunları çözmek isteyen Özal’a fırsat vermediği gibi Başkanlık sistemi düşüncesine karşı da ciddi bir önyargı üretti. Özellikle Kürt meselesinin çözümüne soğuk bakan çevreler ‘federasyon’ fobisiyleBaşkanlığa da düşman yapıldı.
Eğer Başkanlık sistemi otoriter anlayışları hakim kılabilseydi, ulusalcı statüko vesayet düzenini ve otoriter anlayışı devam ettirebilmek için bu hükümet şekline dört kolla sarılırdı.Statüko ömrünü uzatacak bu sisteme sarılmak yerine, Azrail’i gibi gördüğü bu sisteme karşı savaş açtı.
Başkanlık modelini keyfi ve otoriter anlayışı yaşatmanın bir yolu gibi takdim etmek zorlama bir yorumdur. Her sistemin kötüye kullanılabilecek yönleri vardır ve istikrarsızlık üreten mevcut sistem bu konuda çok mahir davranmıştır. Onlarca yıldır milletin iradesini yok sayan, seçilmiş iktidarları etkisizleştiren, bürokratik oligarşiyi güçlendiren, her türlü yozlaşmaya zemin hazırlayan mevcut sistemi ideal gibi sunmak ne derece doğrudur? Türkiye’yi geriye götüren ve yönetilemez hale getiren bu sistem AK Parti gibi güçlü bir iktidar ile bir nebze çalışır hale gelmiştir.
Bugün de Türkiye’nin genel demokratikleşmesi yapısal dönüşüme bağlıdır ve onun hükümet sistemi olarak karşılığı Başkanlık modelidir.
Her sistemin olumsuz yönleri törpülenebilir, ulusal şartlara daha uygun hale getirilebilir. Bir modele kategorik olarak karşı çıkmak veya tartışılmasına bile tahammül edememek demokratik bir tavır olamaz.
2014’te Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi sistemin genel yapısına yeni bir parametre getirmiş olacaktır. Bugün bu tartışmaya karşı çıkanlar, yarın bu konuyu gündemine almak zorunda kalacaktır.
AK Parti, 2023 hedeflerine ulaşabilmek için Türk hükümet sisteminin değişim geçirmesi gerektiğine inanmaktadır.Süleyman Soylu başkanlığında 81 ilde 150 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantılarda bu konu tüm boyutlarıyla masaya yatırılmış, olumlu ve olumsuz yönler ele alınmıştır. Soylu, “Başkanlık sisteminin, Türkiye’nin hem demokrasisini geliştireceğini, hem Türkiye’de yerelleşmeye katılımı ve müzakereyi en üst noktaya taşıyabileceğini, hem de şeffaflık, hızlı karar alabilme yeteneği açısından ülkemizi iyi bir noktaya taşıyabileceği konusundaki iddiamız üzerinden bu çalışmaları yaptık” diyor. 10 ülkedeki yürütme sistemlerini bilimsel ve objektif şekilde inceleyerek kitap haline getiren AK Parti AR-GE Başkanlığı, bu konuyu gündemde tutmaya devam etmektedir.
AK Parti, Anayasa uzlaşma komisyonuna verdiği öneride de Başkanlık sistemini gündeme taşımıştır. Uzlaşma komisyonunun nasıl bir mutabakata varacağı henüz bilinmiyor, ancak genel çerçevede herhangi bir uzlaşma sağlanamaması halinde AK Parti bu konudaki görüşünü dillendirmeyi sürdürecektir.