Avrupa kupalarında alınan başarılı sonuçlardan sonra, takımlarımızın tökezlemesi adettendir. G.Saray Manchester United’i yendikten sonra, neredeyse Elazığ’a puan kaptırıyordu. Maç melodrama dönüşmeden, Melo’nun kurtarışı geldi.
F.Bahçe de oyuna, benzer bir kötü haberin ipuçları içinde çıktı...
Maça karşı soğuk muydu soğukkanlı mıydı, tam anlayamadık. Aykut’un golü, durumu kavramamıza yardımcı oldu. F.Bahçe; Fransa’daki 1-0’ın rehaveti içindeymiş!
Bekir’in gösterişli röveşata golüyle iyice gündeme taşınan Marseille karşılaşmasının; takımın G.Birliği’ne karşı yeterli sorumluluk almasını engellediği açıktı... Konsantrasyon dağınıklığı korku yarattı.
***
Aslında o gol; birkaç dakika öncesinde Volkan’ın müthiş kurtarışı olmasa, neredeyse ikinci gol durumuna düşecekti. Anlayacağınız, durum daha da vahim olabilirdi. Pabucun pahalı olduğunu gören F.Bahçe; çevir kazın yanmasın futbolundan, aktif futbola dönüş yaparak ipleri eline aldı. Sow kaşeyi bastı.
Devre 1-1 biterken; akıllarda 14. dakikadaki penaltı pozisyonu tartışması kaldı. Ancak top; G.Birliği’li futbolcunun vücudundan sekip koluna çarptığı için, pozisyonun devam ettirilmesi doğruydu. Ayrıca çok yakın mesafeden vuruş yapıldığı için, bilinçli bir temas şansı çok zayıftı.
Ama F.Bahçe’nin beraberlik golü öncesinde, Meireles’e yapılan ve avantaja bırakılan faul; gol sonrasında rakibe sarı kart getirmeliydi. Aykut hocanın bu konudaki öfkeli ve inatçı itirazı, haklıydı.
***
İlk 20 dakikanın sonunda ipleri eline aldığını söylediğimiz F.Bahçe; sonraki dakikalarda maça asılma inisyatifini hiç kaybetmedi. Çok çabuk kullanılan serbest atışın, G.Birliği’nin boşluğuna gelen zamanlaması; Meireles’e zahmetsiz bir gol attırdı. Ve Portekizli oyuncunun bu golünden sonra da maç koptu.
Kısacası... Çok özel ve çok güzel bir maç değildi ama; zorlu bir rakipten şık gollerle alınmış 3 puan, olası bütün kirlere şampuan...