Geziyorum, ülkemin dört bir köşesini zaman buldukça.
Konuk oluyorum güzel insanlara; davetlerine severek koşuyorum.
Bu kez Kütahya’ya gittim; Masallar Diyarı’na. Evliya Çelebi,’nin, Ezop’un memleketine.
Mustafa İça, Belediye Başkanı; bir güzel adam hem anlattı hem gezdirdi bu hem tarih hem de kültürle yoğrulmuş kenti.
Evliya Çelebi’nin muhteşem heykeli her Kütahya’ya gidene “Hoşgeldin” diyor. Atının sırtında, dünyanın sırtında hem geziyor Çelebi hem de gördüklerini, yediğini, içtiğini anlatıyor. Yazdığı 10 ciltlik seyahatnamenin her cildinde mutlaka Kütahya’nın yemeklerinden, yöre insanının konukseverliğinden, zeybeklerinden, genç kızlarının eşi bulunmaz ve büyük bir özenle hazırladıkları, el işlemeli çeyizlerinden uzun uzun söz eder. Neden? Kütahyalı’da ondan. Tıpkı masallarıyla dünya çocuklarını yüzyıllar boyu hem eğlendirip hem de eğiten Ezop gibi.
Mustafa Bey’le ikinci durağımız Roman yurttaşlarımız için yaptırılan Osmangazi Mahallesi. Yıkıntı gecekondu mahallesi, çağdaş yapılarla donatılmış. Dahası Mustafa Bey, Roman yurttaşlarımızın işsizine iş, açına aş bulmuş:
“Konuşuyorum burada yaşayan hemşerilerimle. Genç bir delikanlıya sordum ne iş yaptığını. Bana hırsız olduğunu söyledi. ‘Bu nasıl iş oğlum? Senin mesleğin yok mu?’ Oğlan başını salladı: ‘Mesleğimiz hırsızlık.’ Neyse, aldım onu, bir ayakkabıcı dostumun yanına yerleştirdim; kısa sürede birinci sınıf bir ayakkabı tamircisi oldu. Ismarlama ayakkabı bile yapıyor. Burada mesleği olmayan bütün Roman kardeşlerimi meslek sahibi yaptım, Allah’ıma şükürler olsun...”
Yürüyoruz gene. Mustafa Bey Eski Dostlar Buluşma Evini anlatıyor.
“Nedir bu?”
“Emekliler için yaptıracağız. Burada buluşacak emekli vatandaşlarımız. Kahve köşelerinden kurtarıp dost meclisinde yarenlik edip hoşça vakit geçireceklerini umuyorum. Hani insan emekli olunca kendini boşlukta hissediyor ya! İşte bu derde deva olmak benim amacım...”
Kütahya’nın en büyük sorunuysa hava ulaşımının olmayışı:
“O da çözülüyor. Zafer Havaalanı çok yakında açılacak. Başta THY olmak üzere haftada üç gün seferler başlayacak. Havaalanına otobüsler tahsis ettim, yolcuları bedava taşıyacaklar kente. Raylı sisteme de başlıyoruz; havaalanından demiryoluna bağlayacağız. Oradan da raybüslerle kente gelecek yolcular.”
Kütahya’ya insan ayağı basalı tam 7 bin yol olmuş. Frikyalılar, Finikeliler, eski Yunan derken Selçuklular ve Osmanlılar bu topraklarda yaşamış.
Daha anlatacak o kadar çok şey var ki Kütahya’yla ilgili. Çiniciliği, porselen ustalığı, beş tane müzesi ve yeni kurulan gerçekten olağanüstü güzel Selçuklu sultanı Gülümser Hatun’un adını taşıyan mahallesi. Şifa dağıtan termal oteller, mis gibi bir hava, odasında sürekli Kanal 24’ün açık olduğu, STAR Gazetesi’nin baş köşede durduğu, dışı çinilerle kaplı Mustafa İça’nın mütevazi makam odası ve güler yüzlü, konuksever insanların huzur veren şehri burası. Eğer huzur arıyor, kafamı dinleyeyim diyorsanız mutlaka Kütahya’ya uğrayın, birkaç gün kalın.