Büyük Türk devrimcisi Soner Yalçın’ın Halk TV’de laik müşteriye ettiği nasihat böyle... “İnadına soyunun, inadına dekolte giyinin, inadına papyon takın...”
Salon alkıştan kırılıyor tabii...
Uğur Dündar dostumuz da yoğun alkışın ortaya saldığı “duygu durumundan” yararlanarak bombayı patlatıyor: “İnadına kızlı erkekli oturun...”
Haydi bir alkış kıyamet daha...
Bu ne?
Bu bir televizyon programı...
Uğur Dündar (hiç sevmem bu tabiri ama) modere ediyor, büyük Türk düşünürü Soner Yalçın anlatıyor...
Programın tamamını izleyemedim.
Bir “dinci kanal”da kısa videosuna rastladım. (O dinci kanalda, gazeteciler, “kızlı-erkekli” toplaşmış, bu videoyu değerlendiriyorlardı.)
İzlediğim bölümde, Soner Yalçın, bir ara, “Osmanlıca” tartışmasından bahis açtı: “Mezar taşların okuyacaklarmış. Pöh! Mezar taşlarını yücelten cumhuriyettir...” gibilerden laflar etti. Yine alkış kıyamet...
Sonra, sözü kılık-kıyafet tercihlerine getirdi.
Papyonluydu.
Neden papyon taktığını şöyle izah etti: “Mustafa Kemal papyon taktığı için papyon takıyorum. Bu Mustafa Kemal’in kıyafetidir arkadaşlar. Siz de öyle yapın. Papyon takın. Hatta dekolte giyinin. İnadına soyunun...”
Dikkat:
Soner Yalçın bu öneriyi, CHP’yi iktidara taşıyacak “sihirli formül” olarak sunuyor.
Bir kere, bu, Mustafa Kemal’in kıyafeti değildir Soner’ciğim.
Bu “garson kıyafeti”dir ve ilerlemeyle, çağdaşlaşmayla, devrimle bir alakası yoktur.
Papyon takarak elbette bir şey söylemiş oluyorsun ama söylediğin şeyin toplumda, siyaseten ispat-ı vücut etmeleri gerektiğini söylediğin kitlelerde, hele CHP’lilerde bir karşılığı bulunmuyor.
Sadece gülünç oluyorsun.
Kitleler (kafayı sıyırmış azgın bir azınlık dışında) ne giyindiğine, ne kıratta soyunduğuna, hangi “mahrem düzen”de oturduğuna bakmaz.
İnsanların hayatını kolaylaştıracak ne söylüyorsun?
Hayatı çekilebilir kılacak ne vaat ediyorsun?
Ona bakar.
Dünkü yazımda, Cumhuriyet döneminde yapılan bazı biçimsel düzenlemelerin “solculuk” sayıldığını anlatmıştım. Kılık kıyafet tercihi, aynı zamanda çağdaşlaşmanın ve ilerlemenin mikyası sayıldı. Yüzeyde ne kadar Batılıya benziyorsan, o kadar “ileri gitmiş” telakki ediliyordun. Çağdaşlaşma, gelenekle irtibatını kopardığın yerde başlıyordu ve şapka taktığın an Batılıydın.
Demek ki, “inadına soyunmak”, “inadına dekolte giyinmek” de ilerlemenin mikyasları arasında ve hâlâ böyle gören, böyle düşünen, böyle algılayan zavallılar var...
Bu arkaik bile sayılmayacak politik (!) tavır alışa ne diyeceğimi bilemiyorum.
Bir “okur-yazar” olan, okur-yazar olması hasebiyle kavrayış geliştirmiş Soner Yalçın’ın bu düşünceleri seslendiriyor oluşunu, evet, rahatsız edici buldum ve üzüldüm. Ama daha çok, “okur-yazarlık eylemi” adına üzüldüm... Okur-yazarlığın düşürüldüğü yere üzüldüm.
Sizi “okumak” ve “tefekkür etmek” de düzeltmeyecekse, ne düzeltecek arkadaşlar?
Hadi öyle yapalım. İnadına soyunalım...
Batılı gibi giyindin. Batının değer tercihlerini tevarüs ettin. Alfabesini aldın. Papyonunu taktın. Soyundun. Kendini iyice rezil ettin. Rezillik çıtasını her gün biraz daha yükseltiyorsun, aferin çok iyi ediyorsun da, iş Batılı gibi üretmeye, Batının “demokrasi”sini tevarüs etmeye gelince neden tavana bakıyorsun?