Yıllardır bıkmadan usanmadan yazıyorum, çiziyorum, her ekonomi programımda çağrı yapıyorum; Kamu Bankalarının % 49’unu halka arz edelim, % 51 ile yönetelim kamuya kaynak sağlayalım... Aynı güçte de cevap alıyorum; olmaz, tek parça birine satıştan başka yöntem yok...
Sevgili dostlar, Halkbank’ın halka arz edilmesi sürecinde ortaya çıkan talep ve işlem gördüğü seanslar sonucu oluşan fiyat, “bu operasyonun” başarıyla tamamlandığını ortaya koydu. Korkulan olmadı ve bu “satış yapılamaz” diyenler tabiri caizse PATLADI!
Peki bu ilk adım, bundan sonra neler yapılabilir? Türk para ve sermaye piyasaları kullanılarak nasıl kaynak yaratılabilir?
Yazdım, Halkbank’ın başarısını gördükten sonra bir kez daha hatta önümüzdeki günlerde bıktırana kadar yazacağım...
İşte atılması gereken adımlar ve tespitler;
1- Vatandaşın bu haftasonu itibariyle, Halkbank satışına rağmen, “nakit ve nakite acil çevrilebilecek kayıtlı, görünen varlıkları” 1 trilyon TL sınırında... Bir detay vereyim; daha önce bankalara “ben kazanamadım, sen kazan” mantığı içinde bırakılan birkaç milyar dolar şimdi Halkbank hissesi olarak takasta duruyor. Para kamuya aktarıldı ve arada bankalar olmadan-onlara komisyon vermeden Türk Halkının bankası değerleniyor...
2- Yeni bir DÜNYA DÜZENİ kuruluyor ve özellikle 11 Eylül sonrasında ortaya çıkan “psikolojik sınırlamalar” ile birlikte içinde bulunduğumuz bölgede “yıldızı parlayan”, yatırım yapılabilir ve en önemlisi “yaşanabilir-yaşanmak istenecek” tek bir merkez var; Türkiye... Ekonomik, siyasi, sosyal bütün gelişmeler bunu doğruluyor! Bu tespitin anlamı çok açık; sadece Türk Halkının değil bölge halklarının da parası bu ülkeye akıyor ve akacak!
3- Geçmişte “patlayan şirketler-bankalar” yüzünden zedelenen Devlet-Vatandaş denklemi güven esasına dayanarak yeniden tesis edildi. Ülkesinin gücüne, sağlamlığına güvenen yeni bir “dinamik yapı” ortaya çıktı. Bu da Türk halkının birikimlerinde tersine bir akışa yol açtı. Devlet “ben bu malın bir kısmını satıyorum” dediği anda Halk alım için sürece katılıyor.
4- Uzakdoğu’dan özellikle Devletler seviyesinde gelen Halkbank talebi bir gerçeği net olarak ortaya koydu; Türk Devleti bir satış yaparsa, diğer devletler “oluşan güven” sonucu bu sürece iştirak ediyor ve kendi halklarının birikimlerini gönderiyor. Burada bir not; Çin’in Amerika’da FED kasasında 1 trilyon doları var. Türkiye, Çin ile işbirliğini geliştirebilirse, Çin Devleti ve Halkı, Türk kamu mallarına ve para-sermaye piyasası enstrümanlarına ilgi duyabilir.
5- İMKB’de bu trende uygun acil düzenlemeler yapılmalı. İçeriye yönelik “çekici” hukuki adımlar atılırken, dışarıya yönelik yeni bir BÖLGE BORSASI daha İMKB’nin tecrübesinden yararlanarak hayata geçirilmeli. İMKB’nin “Borsa İstanbul” olması yetmez! Avrasya Menkul Değerler Borsası acilen kurulmalı!
6- Kamu eliyle “Türk halkına” ve bölge halklarına var olan ve yeni düzenlenecek enstrümanlar anlatılmalı! Bankalarda yatan vatandaşın yüzlerce milyar doları faiz pazarlığında neredeyse “bedavaya” kullanılıyor. Bu para sermaye piyasasında “FAİZSİZ” bir ortamda yaratılacak “sinerjiden” kar alarak değerlenebilir. Böylece Türkiye FAİZ BELASINDAN da kurtulabilir!
7- İMKB, İZMİR VOB, Avrasya Menkul Değerler Borsası ve Altın Borsası yeni bir yapılanma ile Türkiye’nin bütün ihtiyacını karşılayabilir hale getirilmeli. Bu yapılar içinde 24 saat işlem yapılabilecek “elektronik pazarlar” da oluşturulmalı. Türkiye gibi bir ülkede borsa öğlen tatili yapmaz! Seanslar “uzaktan erişim ile” 24 saat esasına göre yapılandırılmalı.
8- Türkiye’nin altın rezervinin cid-diyeti yeniden ele alınarak sorgulanmalı, idrak edilmeli ve Altın Borsası “Londra Metal Borsası” alternatifi olarak bölge ülkelerinin de ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmeli. İçeride “yastık altındaki” altınların sertifikaya döndürülüp daha aktif işlem gördüğü yapı teşvik edilmeli.
9- Bütün piyasalara yönelik kurulacak bir FETVA KURULU eşliğinde İslami Bankacılık ihtiyaçlarının tamamına cevap vermeli. Bir örnek; Türkiye’deki İslami Bankacılık kurumlarındaki para her gece Londra Metal Borsasına gidip geri geliyor. NEDEN? ALTIN BORSA’sı yapılandırılamaz mı? Yoksa ülkeye şeriat mı gelir!
10- Kentsel dönüşüm hızlanmalı. Geçmişte yapılan saçma tahsislerle halkın elinden alınan “çok değerli alanlar” geri kazanılmalı ve değerlendirilmeli. Gelir paylaşım senetleri halka arz edilmeli.
11- TOKİ daha güçlü bir hale getirilmeli ve sadece bina satan değil, “işlettiği binaların kira geliri senetlerini” halka arz eden bir KURUM OLMALI!
12- TPAO-BOTAŞ yeniden yapılandırılarak, verilecek maden-gaz-petrol imtiyazları sonucu halka açılmalı ve içeride-dışarıda bu şirketlerin % 49’u satılmalı. Bu yaratılan kaynak ile “arama-sondaj” faaliyetleri hızlanmalı.
13- Tapu tespit ve değerlendirme komisyonları kurularak “işgal altındaki” kamu toprakları yeniden değerlemeye alınmalı. Örnek: Boğazdaki yalıların, ormanların kalbine saplanan sitelerin, fabrikaların tapularının hepsi eksik veya hiç yok! Sadece sorularak ortaya çıkacak gerçek “milyarlarca TL’ye” yol açabilir!
14- Savunma Endüstri Holding kurularak, bütün kamu savunma şirketleri tek çatı altında toplanarak, oluşan yapı halka arz edilmeli.
Sevgili dostlar, HALKBANK’ın “toptan birine satılmak” yerine HALK’a arz edilmesi ile ortaya çıkan başarı “yıllardır yapılmalı” dediklerimden sadece birinin bile “ne kadar büyük kaynak” yarattığını gösterdi. Şimdi sıra diğer kamu bankaları ve yukarıdaki diğer adımlarda. Haydi Türkiye, uyan bu uykudan ve önündeki fırsatları değerlendir...