Dursun Özbek’le, başkan olmadan iki gün önce uzunca ve güzel bir beraberliğimiz oldu. Kendisini zaten biliyorduk ama daha yakından tanımak fırsatı, karakterine “Focus” yapma olanağı tanıdı.
Bizim gazeteden Ziya Şengül ve Turgut Arslan’ın da katıldığı beraberliğimiz sırasında; ciddi, tutarlı, ne söylediğini bilir, aklı başında, sözünün eri bir insan profili çizdi. Temeli olmayan uçuk fikirlerden ve taraftarı gaza getirecek popülist yaklaşımlardan tamamen arınmıştı. Galatasaray ve Türk futbolu; kalabalıkları ajite etmeyen, centilmen yaradılışlı ve “İş yapma” kapasitesi yüksek kaliteli bir başkana sahip oldu. Gerçi Duygun Yarsuvat’ın yumuşaklığına ve aşırı sampatik tavrına sahip olamasa da; o da “Babacan” diyebileceğimiz bir sıcaklıği taşıyor... Ciddi görünüşünün altında, yüreğinin yumuşak dokusunu hissetmeniz zor değil. Ben çok sevdim.
***
Ukala, çok bildimci bir tavra da sahip değil. Sorduğum bazı sorulara “O konuda bilgim yok” diyebilecek kadar bir özgüven içinde... Bilmediğinin altında ezilmiyor, Saklamıyor, kıvırmıyor, kaçak cevaplar vermiyor. Herkeste olmayan bir özellik.
Ünal Aysal’ın “Çilek” edebiyatından tamamen uzakta. “İyi transfer” kavramı içinde, “Flaş transferler” anlayışı, birinci sırada öncelik hakkına sahip değil. Flaş olmasından çok, gereken olması önem taşıyor. Hem gereken hem flaş olursa da, elbette öpüp başına koyacak. Ama “Onlar aldı, ben de almalıyım” özentisine kapılmayacak.
Yapacağı en önemli işlerden birinin, UEFA’nın mali disiplin konusundaki yaptırımlarına uyum olduğunu söyleyebilirim. İşadamı kimliği, kulüp başkanı kimliğinin önünde yeralacak. Spor kamuoyu bunu bunu pek sevmez ama, Dursun Özbek de temel ilkelerini “Taraftar tercihine” doğru belirleyecek biri değil.
***
Yeni başkana, “Boğaziçi’nden geçecek bazı gemiler, bizden klavuz kaptan alır. Marmara’ya açıldıklarında görevi biter. G.Saray için de, Hamza Hamzaoğlu klavuz kaptan mı, yoksa açık deniz kaptanı mı olacak” demiştim. Anladığim kadarıyla, onunla açık denizlere hatta okyanusa kadar açılacaklar, Hayırlısı olsun!