Çok farklı bir seçim oldu...
Millet yine tam zamanında neşterini vurdu.
Sonuçlar kimini üzdü, kimilerini de sevindirdi.
Ortaya koyduğu tablo ile herkese bir şeyler anlatmaya çalışan halk en acı uyarıyı AK Parti’ye yaptı ve beklemedikleri bir anda iktidardan indirdi.
Elbette AK Parti bu uyarı üzerinde uzun uzun düşünecek, tahlil ve tetkiklerden sonra teşhisini koyacak ve tedaviye girişecektir. Zaten bunu yapamazsa bir daha tek başına iktidar yüzü göremeyecek, “o eski günler” şarkılarda kalacaktır.
Artık bir günah keçisi yok
12 yıldır AK Parti tek başına iktidara geliyor, çelmelere takılmadan millete hizmet etmeye çalışıyordu.
Diğer partiler ise sorumsuz muhalefet olmanın rahatlığı ile iktidarı engellemek için gerektiğinde yıkıcı ve terörist uzantılarla iş birliği yapmaktan bile imtina etmiyordu.
Bu gelenek 7 Haziran’da bozuldu. Millet, tek başına ülkeyi yönetme görevini hiçbir partiye vermedi.
İstismar muhalefetine alışanlar artık ağızlarını her açtıklarında, “iktidar partisi...” diye söze başlayabilecekleri bir günah keçisi yok.
Ve iktidar partisinin 12 yıldır taşıdığı yük, bu seçimde diğer partilerin omuzlarına ağır bir sorumluluk olarak döndü.
Yani, seçmenin mesajını tersten okursak; yönetim sorumluluğunu bütün partilere verildi...
Aylardır methiyeler düzülen “koalisyon hayali” şimdi gerçek oldu; hayırlı olsun!..
Ama bu kadar yıldır yıkmaya, devirmeye alışanların, bu alışkanlıklarından kurtulup yapıcı bir formata geçmeyi başarabileceklerinden emin değilim.
Merhum Turgut Özal’a kan kusturan, siyasi nezaketi bile çok görerek,”Çankaya’daki zat” diye bahseden Demirel, Aydın’da bulunduğu sırada Özal’ın vefat haberini alınca yanındakilere yansıyan ilk tepkisinin, “Başımıza iş açtı” şeklinde olduğu söylenir.
Demirel’in hesabı yeni iktidar namzetleri, bu çok bilinmeyenli denklemi nasıl çözeceğiz diye kara kara düşünüyorlardır muhtemelen!..
Yıkmak kolay, yapmak zordur
Buyurun bakalım...
Halk onlara, “Birbirinizle konuşun, diyalogla ortak çözüm üretmeyi öğrenin” mesajı verdi.
Oysa, bazı liderler hâlâ meydanlardaki üslubunu sürdürüyor.
Her parti birer tok satıcı pozlarında kırmızı çizgilerini sıralıyor!..
Beyler kendinize gelin...
Ülkede bir iktidar yok artık ve sorumluluk hepinizin.
Hiç biriniz görevden kaçamazsınız ve bunun içindir ki, hiç biriniz tek başına iktidara gelmiş gibi davranamazsınız.
Sizi vekil eden irade “diyalog kurun” diyor.
Durum böyle iken ...
Bir siyasi parti lideri, “Seçim Beyannamemize karşı çıkanlarla koalisyon yapmayız” diyorsa henüz narkoz etkisinden kurtulamamış demektir.
Sayın Kılıçdaroğlu meydanlardaki “Sözüm söz...”ün peşinden sıraladığı hesapsız vaatleri de tekrar gözden geçirmek zorundadır. Ama fazla endişe etmesine de gerek yok; oy oranına bakılırsa halk o vaatleri pek ciddiye almamış...
Sayın Bahçeli’nin, “Bizim için hâlâ çözüm süreci ihanettir. Bunun için gerekirse muhalefette kalmaya devam ederiz” deme lüksü kalmadı artık; o eskidendi.
Sayın Demirtaş da, kendisinin yüzde 10’a bile ulaşamadığı bir seçimde yüzde 52 halk desteğiyle seçilen cumhurbaşkanına karşı hakaret edemez. Hatta hükümet olamasa bile... Zira, üzerinde tepinecekleri bir iktidar yok artık...
Ve daha da önemlisi, ey müzmin muhalifler... Hiç biriniz, devletin “örgüt” olarak tescil ettiği kumpasçı ve şantajcılarla flörte devam edemezsiniz.
Zira...
Artık siz “bekar” değilsiniz...