Ligimiz bu hafta sonu nihayet başlıyor. Ama iyi mi olacak, kötü mü olacak; yeni isimlerle parlayacak mı, yoksa eski hamam eski tas olarak mı kalacak?
Ayları kırpıp kırpıp yıldız yaparlar misali, uluslararası şöhrete sahip yeni ama yaşlı transferleri, bu sıfatla mı göreceğiz?
Nani, geldiğinden beri herkese nanik yapıyor.
Eto’o sahiden bizde mi, ortalıkta pek göremiyoruz. Ödül salonunda poz veriyor da, henüz pas veremiyor.
Van Persie rüyasında mı sakatlandı da, devamlı düz koşu yapıp duruyor.
Mario Gomez hadi en son geldi, semizlenip de öyle ortaya çıkacak.
Podolski dersen, “Yanlarım ağrıyor” kıvamında araziye uyuyor.
Fernandao; geçen sezonun gol kralı olan aslının fotokopisi bile değil.
Cardozo pişmanlık yasasından yararlanmak ister gibi, kaçacak delik mi arıyor?
Oysa tek tek geldiklerinde, hepsi için nasıl da çok sevinmiştik. Sevincimiz kursağımızda kaldı. Fiyakalı imza törenleri oldu. Sonraları hayal oldu.
Bazıları yeni geldiler, sezon başıdır, takıma alışamadılar tamam da; onca yeteneğin bir tadımlık dahi olsa, damakta lezzet bırakacak kenarda bir çıkını olmaz mı?
Kimi seyrettiysek, hayal kırıklığı yaşadık. Biz mi çok aceleciyiz, onlar mı fazla relaks!
Avrupa kupalarında gene nal topladık.
“Dünya starlarını aldık” manşetlerini hatırlayınca; kafam karıştı... Aklım düz kontak yaptı... Mantığım balataları yaktı... Umudum stop etti.
Bu mudur?
***
Geçmişte her yeni sezona hep yeni umutlarla başlamıştık ama, afederseniz çoğu (Hatta neredeyse tamamı) kof çıktı. En kötü ihtimalle gene aynısı olur. Çünkü bundan daha kötüsü yok. Zaten dipteyiz!
Ülkenin 4. büyüğü, Robotnicki gibi toplam 5 milyon euroluk takıma eleniyorsa; battı balık yan gidiyor demektir.
Tellakı değiştir, natırı değiştir, kurnayı değiştir, göbektaşını değiştir, hamam tasını değiştir, halvet odasını değiştir; buna rağmen gene hiçbir şey değişmiyorsa, bedenindeki kir kromozomlarına işlemiş demektir. Ne yapsan nafile!
Futbola bunca para saçıp da sıfırı tüketen başka bir ülke yok. Haberiniz olsun.
Güzel başlangıçlara değil, güzel sonlara ihtiyacımız var.