100. yılında Medine Müdafaasının sona ermesi - Tarihte bugün 10 Ocak 1919
Tarihte bugün 1919 yılında ‘Çöl Kaplanı’ Fahreddin Paşa ve beraberindeki kahraman Osmanlı askerleri, Şerif Hüseyin’in isyanına ve Mondros Mütarekesi’nin ağır şartlarına rağmen son ana kadar savundukları Medine’den çekilmek zorunda kaldı
“Hicaz hattı şehitlerinin mezarları yoktur. Onların mezarı ebediyetin bağrıdır. Çağlardan beri, bin yıllardan beri her Türk devletine mensup milyonlarca ve milyonlarca Türk askerinin, cenk ederek ölüp gittikleri ebediyetin, en büyük Türk ordusu olan ebediyetin bağrıdır”
Ali Fuat Erden
Bundan tam 100 yıl önce ‘Çöl Kaplanı’ Fahreddin Paşa ve beraberindeki kahraman Osmanlı askerleri, son ana kadar savundukları Medine’den çekilmek zorunda kaldı
II. Abdülhamit, Hüseyin’in isyana meyilli bir tarafının olduğunu bildiğinden yıllarca onu İstanbul’da tutmuştu
Ancak II. Meşrutiyet’in ilanının ardından İttihat ve Terakki yönetimi Hüseyin’i Mekke Şerifi olarak gönderdi
Böylece Şerif Hüseyin Cihan Harbi yıllarında kendisine Arabistan Krallığı vaat eden İngilizler ile anlaştı ve Osmanlı Devleti’ne karşı isyan etti
Bu bölge İngilizler için önemliydi
Çünkü hem petrol potansiyeli yüksekti hem de savaş sırasında Osmanlı kuvvetlerinin bu tarafa kaydırılması ile diğer cephelerde bir rahatlama yaşayacaklardı
1916 yılında Mekke Şerifi Hüseyin’in isyan edeceği anlaşılınca Medine’deki cephenin başına Fahreddin Paşa gönderildi
İsyan başlamadan önce Fahreddin Paşa olacakları fark etmiş ve İstanbul’dan bir tren isteyerek son Mukaddes Emanetleri trenle gizlice İstanbul’a göndermiştir
Paşa’nın varlığından rahatsız olan Şerif Hüseyin ve İngilizler bir plan yaparak Fahreddin Paşa’yı Uhud Savaşı’nın yapıldığı yerde yemeğe davet ederek öldürmek istemişler ancak muvaffak olamamışlardı
İsyanda, İngiltere'nin irtibat subayı olarak uzun yıllar Arap Yarımadası'nda casusluk yapan Edward Lawrence'ın çalışmaları çok etkili oldu
Lawrence, savaş devam ederken şu notları yazıyordu:
“Öyle görünüyor ki Türklerin saffeti bizim en iyi müttefikimizdi. Yani Türkler dini duygularla, mukaddes toprakları mümkün olduğu kadar uzun zaman muhafaza etmeyi ve onların Saltanat ve Hilafet gururları, geçmişin mirası olan bu mukaddes topraklar üzerindeki, bugünkü durumlarını idame etmeye saik olacaktı.
Denize hakim olan harekatında tamamen serbesttir. Ucu bucağı olmayan bir çöl, bir okyanustur. Biz, bu “okyanus-çöl”ün egemenleriydik. Fakat çöl, Türklere yasaktı. Onlar için yasak bölgeydi”
İngilizlerin her konuda destek verip takviye ettiği ve çoğu düzensiz Bedevi milislerden oluşan Haşimi Ordusu, sırasıyla Cidde, Mekke, Taif, Yanbu ve Akabe şehirlerini ele geçirerek Medine'nin merkezle olan bağlantısını kesti ve şehri kuşatma altına aldı
Ardından Medine'ye saldıran isyancı birlikleri Osmanlı Ordusunca geri püskürtüldü
Bu yenilgiden sonra isyancılar, bir daha cephe savaşına girişmediler
Ancak Medine'nin merkezle olan bağlantısının tamamen kopması ve isyancıların saldırıları sebebiyle Medine'deki Osmanlı garnizonu hareket edemedi
Filistin Cephesi’nden gelen kötü haberler de Osmanlı kuvvetlerinin hamle yapmasını zorlaştırıyordu
Önce Gazze ve Kudüs düştü
Ardından Nablus Muharebesi'nde Sina ve Filistin Cephesi'ni oluşturan 4., 7. ve 8. Ordular dağıldı
Böylece Filistin Cephesi tamamen çöktü ve Medine garnizonunun Osmanlı Ordularıyla iletişimi tamamen kesildi
Fahreddin Paşa’nın asker takviyesi istemediği telgrafa ise Cemal Paşa şu cevabı veriyordu:
“Şam’dan takviye kıtaatı gelmesi gayri mümkün olduğunu beyan ederim. Mevcut kuvvetinizle Medine’yi müdafaa etmek ve şimendifer hattını emniyetle müdafaa etmek ve şimendifer hattını muhafaza etmek mecburiyetindesiniz.”
Kuşatmanın ilk aylarından itibaren Osmanlı askerleri her açıdan ciddi sıkıntılar yaşadı
Özellikle gıda ve sağlık imkanları kısa sürede tükenme noktasına geldi
Öyle ki garnizon teslim olduğunda Haşimi Ordusu'na geçen gıda malzemeleri yalnızca hurma ve kurutulmuş çekirgeden ibaretti
Fahreddin Paşa yaşadıkları sıkıntıyı İstanbul’a şu telgraf ile anlatıyordu:
“Buraya nasıl gelebildiğimizi, susuzluktan ve açlıktan neler çektiğimizi, hayvanatın arpa ve ot fıkdanından dolayı ne hale geldikleri tarif ve tasvir edemem. Bu cihetleri bir Allah bilir, bir de biz”
Ancak garnizon komutanı Fahreddin Paşa bütün olumsuzluklara rağmen teslim olmaya yanaşmadı
Bu sıralarda İstanbul’dan dönme bir paşa Medine’ye gönderildi
Fahreddin Paşa büyük bir hata yaparak bu paşa güvendi ve onu Medine’ye aldı
Bu dönme paşa kısa zaman içerisinde askerler arasında ‘Fahreddin Paşa kral olmak istiyor, Mondros Mütarekesi imzalandı, evlerinize dönün’ diyerek askerler arasına fitne tohumları ekti
Böylece Fahreddin Paşa’nın yanında bir avuç asker kaldı
Eylül 1918'de Mısır'daki İngiliz Kraliyet Komiseri Edmund Allenby, Fahreddin Paşa'yı teslime ikna etmek için yazdığı bir mektupta şu ifadelere yer verdi:
“Medine'yi uzun süre müdafaa etmekle siz, bir asker ve Türk vatanperveri olarak hükümdarınız, memleketiniz ve şahsi şerefiniz için elinizden geleni yapmış bulunuyorsunuz. Ümitsiz askeri durumunuzu göz önünde bulundurarak, birçok canların kurban edilmesine sebep olacak faydasız mukavemetin uzatılmasının doğru olup olmayacağını ciddi bir surette düşünmenizi rica ederim”
Fahreddin Paşa, İngilizlerin çeşitli zamanlarda yinelediği bu gibi teslim olma taleplerini reddetti
Paşa, ‘Yeşil Kubbe’ üzerinden al sancağın indirilmesi ihtimalinden dehşet duyardı
Medine’nin anavatandan ayrı düşünülmesine katlanamazdı ve hep sorardı:
“Medine anavatan değil mi?”
Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı haberi Medine'ye gönderildi ve Fahreddin Paşa'ya ordusuyla birlikte en yakın İngiliz birliğine teslim olması emredildi
Paşa, tahliye emrini aldığında şunları söylüyordu:
“Ben son nefesime kadar Medine’yi muhafaza edeceğim, eğer mutlaka Medine’nin tahliyesi icap ediyorsa beni azlediniz ve bu vazifeyi başka bir zata veriniz”
Ancak Fahreddin Paşa emri yerine getirmedi ve direnmeye devam etme kararı aldı ve tekrar edilen emirlere rağmen 3 ay daha direnişini sürdürdü
Artık direnmeye kuvvetleri kalmayan Fahreddin Paşa ve yanındaki bir avuç asker ‘Ölürüz de burayı terk etmeyiz’ diyerek kendilerini Peygamberimizin türbesine kapadılar
Nihayet bir gece operasyonu ile Fahreddin Paşa ve yanındakiler zorla türbeden çıkarıldı
Paşa, çıkarken kılıcını Peygamberimizin türbesine bıraktı ve Medine’den ağlayarak ayrıldı
Böylece Fahreddin Paşa 10 Ocak 1919'da Medine'yi teslim etti
Böylece Medine'deki Osmanlı garnizonu, silah bırakan son ittifak devletleri muharip birliği oldu ve I. Dünya Savaşı fiilen sona erdi
Kuşatma sonrasında Fahreddin Paşa İngilizlerce tutuklanarak Malta'ya sürüldü
Medine'deki direnişinden ötürü yerel halk nezdinde de büyük itibar gördü