İş dünyasının marka olmuş ailelerinden birinin üyesi Nezih Çavuşoğlu. Babası, boya sanayinin duayenlerinden, ilk yerli boya markası ÇBS’nin kurucularından. Ama o karşımıza bambaşka bir kimlikle çıkıyor. Yıllarca boya sanayinde çalışan Çavuşoğlu’nun kartvizitinde ‘ressam’ yazıyor. 1981’de ABD’de resim eğitimini tamamlayıp Türkiye’ye dönen ve o günden bu yana Türk resminin en önemli koleksiyoncularından bir olan, 2007 yılında ise çocukluk aşkı resme dönen Nezih Çavuşoğlu ile Ekav Sanat Galerisi’ndeki son sergisi ‘Memorial Colors’ ve yapıtları üzerine konuştuk.
-Resme ilginiz nasıl başladı?
13 yaşımdan buyana resme hep ilgim oldu. Ortaokulu İngiltere’de bir şatoda okudum. Okulun duvarlarında önemli İngiliz amirallerinin resimleri vardı. Sürekli onları incelerdim. Liseyi ise İsviçre’de okudum. Okul içinde resim sergileri düzenlerdim. İsviçre yıllarımdan resimle ilgili en ilginç anım, geceleri kalkıp okulun kantin duvarlarını çeşit çeşit renklere boyamamdır. Sabah herkes sarı, yeşil, mavi, kırmızı, mor gibi renkli duvarlarla uyanırdı. Tabii okul müdürü sabah erkenden beni odasına çağırıp, hesaba çekerdi.
-Ekav Sanat Galerisi’ndeki serginizde yapıtlarınıza verdiğiniz isimler oldukça ilginç, bu isimler nasıl çıktı acaba?
Benim son serim Memorial Colors adlı bir konsepte dayalı. Türkçeye çevrilmesi oldukça zor bir isim, çünkü memory hem hafıza hem de anıtsal anlamlarını taşıyor. Galeri ile beraber sergi için rengi ön plana alan bir resim yaptığımdan dolayı “Anıtsal Renkler” ismini tercih ettik.
Tuval benimle konuşuyor!
-Sanatsal anlamda sizi en çok zorlayan mesele nedir?
Renkler, renkler, renkler. Resme başladığım zaman tuval benimle konuşur. Bir noktaya kadar geliyorum sonrasında bana “şunu yapma, bunu yanlış yaptın” diyor. Aramızda böyle bir iletişim var. Bazen de bana “Dokunma artık, git uyu, yanlış yola gidiyorsun” diyor. Orada da kesiyorum ve ertesi gün baktığımda devam etmemekle doğru yaptığımı farkediyorum.
-Bu sergide Nezih Çavuşoğlu resimleri sanatseverlere ne sunuyor?
Üslup olarak beni yakalayacaklar. Benim resimlerim çok güçlü resimler. Bakana güven duygusu verir. Son serilerimde bu duyguyu daha da arttırmanın yollarını aradım, sanıyorum ki buldum. Benim resimlerim yanında başka resim barındırmaz. Bu söz tenkit edilebilir ama bu denendi ve görüldü. Sanatseverler resimlerimi incelediklerinde yavaş yavaş kendini içine çeken bir alt yapıyı görmeye başlayacaklar. Onda da kendi kültüründen uzak olmayan, bu coğrafyanın ona sunduğu kültürel mirasların da beraberinde bir derinliğini görecekler.
-1982 yılından buyana Türk resmi koleksiyonu yapıyorsunuz. Sizin nasıl bir koleksiyoner kitleniz var?
Çok rafine bir koleksiyoner kitlem var. Çok seçici, eğitimli kişiler koleksiyonlarına benim resimlerimi alıyorlar. Geçen yıl aynı galeride açtığım sergideki tüm yapıtlarımı sattım. Bu da resmimde doğru yolda olduğumu gösteriyor diye düşünüyorum.