Bir dönem gözden düşmüş ve fena biçimde marjinalleşmiş Galloway'in parlamentoya geri dönüşü yaşanacak başka gelişmelerin öncülerinden olabilir. Öngörülebilir bir gelecekte Corbyn'in geri döndüğü veya onun gibi birisinin yükseliş yakaladığı senaryoyla da karşılaşılabilir. İsrail medyasında da pek endişeyle kaleme alınan yazılarda, genç nesillerdeki yükselen İsrail karşıtlığı, Amerikalı Evanjelist gençliğin bile İsrail'den yüz çevirmekte olduğu konu ediniliyor.
Ömer Ekrem Keçeci/ Yazar
Rochdale'de yapılan ara seçimi İsrail'in zulümlerini eleştirmesiyle bilinen George Galloway kazandı ve yeniden milletvekili oldu. Galloway zafer konuşmasında "bu Gazze için" dedi. Galloway öteden beri İsrail karşıtı solcu tavrıyla malumdur. 2019'da Liverpool Şampiyonlar Ligi'ni kazanınca, kupada İsrail bayrağı olmayacak diye kutlamış ve bu sebeple TalkRADIO yorumculuğundan kovulmuştu. Antisiyonist olduğunu söyleyen Yahudilere dua edip çok yoğun kullandığı X hesabıyla destek twitleri attığı biliniyor. Kudüs'ün İsrail'in başkenti olamayacağını ve Trump'ın aldığı karara verdiği yoğun tepkisi de hatırlatılmalı. Rusya ve Çin'e çok ciddi şekilde yakın olması ve Esed'e desteği diğer özellikleri. Erdoğan'a düşmanca hücumları ve Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlarını etnik temizlik girişimleri gibi lanse etme yanılgıları da mevcut. Bu son yanılgısı pek çok İngiliz diğer siyasetçilerde de görülen bir şey ve onlarla bu çakışması kendisini de "sıradanlaştıran" bir nokta. Ancak diğer hususlar ve bilhassa yıllardan beri İsrail'in zulümlerine karşı kararlı tavrı, Avam Kamarası'ndaki genel tabloya zıt bir durum oluşturuyor.
Zafere uzanmasında buradaki koltuğu kazanması garanti gibi görünen Labour adayı Azhar Ali'nin adaylıktan zorla uzaklaştırılması şüphesiz ciddi etken. Ali, İsrail'in Hamas'ın saldırısına kasten izin verdiği yönündeki kanaatini açıklayınca bütün Birleşik Krallık âdeta alev aldı. Siyaset ve medya günler boyunca hararet ve şiddetle Azhar Ali'ye yüklendi. İktidardaki Tory Partisi bunu Labour'a yüklenmek için bulunmaz bir fırsat addederek yoğun şekilde işledi. Labour'ın içinden de Azhar Ali'ye birçok reaksiyon verildi ve neticede başkan Keir Starmer onu uzaklaştırdı.
İfade hürriyeti nerede?
Aslında bu hadise düşünce ve ifade hürriyeti konusunda İngiltere'nin tam anlamıyla sınıfta kalmasının tartışmasız bir delilini de teşkil etmiştir. Ayrıca bir kez daha görülmüştür ki; İngiltere'deki "establishment" tam mânâsıyla İsrail güdümündedir. Söz konusu İsrail'in Hamas aleyhindeki iddia ve komplo teorileri olunca bunların dillendirilmesine karşı çıkılması bir yana, bizatihi İngiliz medyası haber ve köşe yazılarıyla bu iddiaların çığırtkanlığını yapmış ve yapmaktadır. Ancak İsrail aleyhinde bir komplo teorisi olunca sanki bu iddia İngiltere için en büyük tehlikeyi yansıtan bir zehirmiş gibi en şiddetli ve yoğun tepkiyle bastırılmıştır. Aynı İngiliz medyası ve siyasetçileri, yüzde 100 delillerle terör örgütü destekçiliği yapanların tutuklanması durumunda Türkiye'nin düşünce ve basın hürriyetini kıstığını iddia etmekten de hicap duymamaktadır. Bu çok açık çelişkiler İngiltere adına şüphesiz büyük bir falsodur.
Establishment verdiği bu büyük falsolarla bilhassa kendi gençliğini dahi artan oranda isyan ettiriyor. İngiliz muhafazakârları da İsrail'in yaptığı soykırımı desteklemeyen, tarihlerindeki sömürgeci, ırkçı, köle tüccarı kimselere tepki verenlere isyan ediyor. Ancak pek çok muhafazakâr yazarın kabul ve itiraf ettiği gibi giderek zemin altlarından kaymaktadır. O kadar ki 2022'de yayınlanan bir ankete göre genç nesilden Churchill'i sevenler bile ancak 5'te 1 oranında çıkmıştır. Establishment en ziyade Prens Harry'yi suçlayıp monarşiye en büyük zararı onun verdiği propagandasını fevkalade şekilde yaparken ve orta yaş üzeri İngilizler de genellikle böyle düşünürken, gençler ise monarşiye en büyük zararı Prens Andrew'un verdiği kanaatinde görülmektedir. 2021'deki bir ankete göre monarşiyi destekleyenler yüzde 53 oranında çıkmış ve bu oranın yine ekseriyetle orta yaş ve üzeri kimselerden teşekkül ettiği, karşıtların ise çoğunlukla genç nesilden oluştuğu müşahede edilmiştir. Bu çatışma Brexit referandumunda da ayyuka çıkmış, gençler çoğunlukla AB'de kalma taraftarlığı sergilemiştir.
Toplumsal dönüşüm
1967'de kraliçeyi sevmediğini söyleyen 8 yaşındaki bir çocuğun okul idaresi tarafından sopalanması hadiseleri görülmekteydi. 1960'ların sonlarına kadar Kraliçe, sarayda etnik azınlıkların hizmetçi olarak çalışmasına dahi müsaade etmemekteydi. Sömürgecilik dönemi İngiliz tarihi ve önde gelen isimleri methiye ve gururla rahatlık içinde anlatılabiliyordu. Bugün ise akademisyenlerin o dönemin olumlu bazı yanları olduğunu söylemeye cesaret bulamadıkları ifade ediliyor. Yarım asır kadar bir zaman sonra içinde yaşadığımız günlere bakınca toplumsal ciddi bir dönüşüm ve bunun siyasi kararlara ister istemez yansımaları olduğu aşikârdır.
Yaşanan bu gelişmelere bakarak Gazze'de işlenmekte olan soykırım ve bunun insanlar üzerindeki etkisinin de uzun vadede farklı gelişmelere yol açacağı düşünülebilir. Nitekim bunu gören İngiltere'deki soykırım taraftarı ana akım medyada çeşitli yazılar yayınlanıp İsrail hükümeti, haklı da olsa işin onarılamaz bir itibar kaybı ve imaj bozukluğuna gitmekte olduğu konusunda ikaz edilmiştir. O yazarlar açıkça ifade etmeseler de bahse konu itibar ve imaj zedelenmesi İsrail'in eylemlerinin destekçisi olan kendileri için de geçerlidir. Halkının güvenini ne kadar çok kaybeder, ne kadar çok sayıda insanıyla ortak bir zeminde buluşamaz hale gelirse bir idare o kadar sıkıntı ve problemle yüzleşir. Hakeza halkın arasındaki kutuplaşma ne kadar derinleşirse bir ülkenin başı da o kadar ağrır.
Sözün özü Gazze, İngiltere'yi birinden biri gerçekleşmesi kaçınılmaz gibi görünen iki farklı ihtimalle yüzleştiriyor: Ya establishment zihniyeti ipleri elinde tutmaya devam edecek fakat çok daha itibar ve güven kaybına uğramış şekilde ve daha da kutuplaşmış bir toplumla yürümeye zorlanacak... Ya da genç nesilde izhar olan zihinsel dönüşüm daha ciddi boyutlara ulaşacak ve ülke içinde başka dönüşümleri beraberinde getirecek. İkinci ihtimal daha yüksek görünüyor. Bir dönem gözden düşmüş ve fena biçimde marjinalleşmiş Galloway'in parlamentoya geri dönüşü yaşanacak başka gelişmelerin öncülerinden olabilir. Öngörülebilir bir gelecekte Corbyn'in geri döndüğü veya onun gibi birisinin yükseliş yakaladığı senaryoyla da karşılaşılabilir. İsrail medyasında da pek endişeyle kaleme alınan yazılarda, genç nesillerdeki yükselen İsrail karşıtlığı, Amerikalı Evanjelist gençliğin bile İsrail'den yüz çevirmekte olduğu konu ediniliyor. Dolayısıyla birkaç sene içinde değil fakat önümüzdeki çeyrek asırlık bir zaman diliminde bu bahçelere bugünlerde tohumu atılmış bambaşka bitkilerin büyüyerek çevrelerini sardığını görebiliriz.