İSTANBUL (AA) - HATİCE ŞENSES - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) HIV Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten, Türkiye'nin hala dünyada hasta sayısının düşük olduğu bir ülke olarak kabul edilse de son yıllarda yeni tanı alan hasta sayısında önemli artışlar olduğunu bildirdi.
Korten, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler tarafından 1988 yılında 1 Aralık'ın Dünya AIDS Günü olarak ilan edildiğini, bu günün amacının çeşitli etkinliklerle HIV enfeksiyonunun yayılmasına ve AIDS hastalığının artışına karşı farkındalığı arttırmak olduğunu söyledi.
Bu kapsamda her yıl bir slogan belirlendiğini ve hükümetler, sivil toplum örgütleri ve basın aracığıyla konuya dikkat çekilmeye çalışıldığını aktaran Korten, bu yılın temasının şeffaflık, sorumluluk, ortaklık olarak belirlendiğini kaydetti.
Prof. Dr. Korten, Türkiye'de yeni hasta sayısındaki artışa dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Ülkemiz hala dünyada hasta sayısının düşük olduğu bir ülke olarak kabul edilse de son yıllarda yeni tanı alan hasta sayısında önemli artışlar olmuştur. Bu da ülkedeki bulaş dinamiklerinin daha iyi incelenmesini, tanı alan 1 hastaya karşılık ne kadar bilinmeyen vaka olduğunun daha sağlıklı ortaya konmasını ve buna yönelik tedbirler alınmasını gerektirmektedir. HIV ile enfekte hastaları izleyen sağlık çalışanlarının ortak görüşü, ülkemizde en fazla etkilenen topluluklara yönelik aktif tarama ve önleme faaliyetlerinin yeterince yapılmadığıdır. Kamu otoritesi, sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışarak bu alanda hızla gerekli adımları atmalıdır. Aksi takdirde hastalık, ülkemizde kontrol edilebilir olmaktan uzaklaşarak, sağlık sistemi üzerinde önemli bir yük oluşturma potansiyeli taşımaktadır."
Volkan Korten, son yıllarda birçok ülkede, piyasaya yeni çıkan etkili ve kolay kullanılabilen ilaç ve eğitim çalışmalarıyla hastalığın tedavisinde ciddi başarı sağlandığını vurguladı.
Etkin tedaviyle çok geç olmadan tanı konan kişilerde yaşam süresinin normale yaklaştığını, hastalığın yayılımının azaldığına işaret eden Korten, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yakın dönemde yapılan çalışmalar, tedavilerini düzenli alıp en az son 6 aydır virüs sayıları baskılanmış olan bireylerin, hastalığı başkalarına bulaştırma riskinin yok veya ihmal edilebilir düzeylerde olduğunu ortaya çıkarmıştır. 'Belirlenemeyen= Bulaştırmayan' sloganıyla ifade edilen bu durum bir yandan da HIV ile yaşayan hastalar üzerindeki damgalanma ve ayırımcılığı azaltmayı hedeflemektedir. Ayrıca, Türkiye'de tanı konulan hastaların tedaviye ulaşım oranı yeni sağlık sigortası sistemiyle oldukça yüksek. Göçmenler ve sigortasız hastaların da tedaviye ulaşmasının sağlanması gerekmektedir. Böylelikle, hastalığın yayılımının azaltılması için gerekli bir unsur daha yerine getirilmiş olacaktır. Hastalığa yönelik farkındalığın artırılması, kişilere anonim ve kolay ulaşabilecekleri test yaptırma olanaklarının sağlanması ve koruyucu önlemler konusunda bilinçlendirme hastalıkla mücadele konusunda hala en önemli unsurlar olmaya devam etmektedir."
- "2016'da HIV nedeniyle 1 milyon kişi hayatını kaybetti"
KLİMİK HIV/AIDS Çalışma Grubu Genel Sekreteri Doç. Dr. Asuman İnan da Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 2016 sonu itibariyle dünyada 36,7 milyon kişinin HIV ile enfekte olduğunu belirterek, "2016'da 1,8 milyon yeni HIV vakası ortaya çıkmış, 120 bini çocuk olmak üzere toplam 1 milyon kişi bu hastalık nedeniyle ölmüştür. Türkiye hastalığın görülme sıklığının düşük olduğu ülkeler arasında yer almasına rağmen, yeni olgu sayısı her yıl endişe verici bir hızla artmaktadır." diye konuştu.
Doç. Dr. İnan, 1985'ten Ocak 2017'ye kadar Sağlık Bakanlığı'na toplam 14 bin 695 HIV/AIDS olgusu bildirildiğini ancak gerçek sayının bunun birkaç katı olabileceği tahmin edildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"2016 yılı, 2 bin 573 olguyla en çok yeni olgu saptanan yıl olmuştur. Etkilenen bireylerin yüzde 78'i erkektir ve enfeksiyon en sık 25-35 yaş aralığında belirlenmiştir. Enfeksiyonun kişiden kişiye bulaşmasının başlıca nedenleri korunmasız cinsel temas ve damar içi madde kullanımı sırasında ortak enjektör kullanımıdır. Tek eşlilik, kondom kullanımı gibi uygun yöntemler ve en önemlisi etkin tedaviyle hastalığın yayılmasının önlenmesi ve hastalıktan korunmak mümkündür. Tanı ve tedavideki ilerlemeler sayesinde HIV artık ölümcül değil, diyabet, hipertansiyon gibi kronik bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Erken tanı ve etkin tedaviyle beklenen doğal yaşam sürelerini uzatmak, yaşam kalitelerini arttırmak mümkündür. Ayrıca bu hastalar uzman önerileri eşliğinde sağlıklı çocuk sahibi olabilmektedirler."
İnan, özellikle erken tanı ve tedavi ve ayrımcılığın önlenmesi için çaba göstermek gerektiğine dikkati çekerek, dernek olarak, ilgili bakanlık ve diğer kamu kuruluşlarıyla gerekse ilgili diğer dernek ve sivil toplum örgütleriyle iş birliği içinde, damgalama ve ayrımcılığın önlenmesi, enfeksiyondan korunma yolları, erken tanı ve tedaviye erişim gibi konulardaki bilinçlendirme yönündeki çabaları arttırarak devam ettirmeyi amaçladıklarını sözlerine ekledi.