Evlilik ilişkisini iki eşin etkileşim örüntüleri üzerinden anlamak en doğrusudur. Bu anlamda meşhur anlatım olan “eşler değil ilişki hasta” yaklaşımı önemli bir gerçekliğe vurgu yapar. Gerçekten de ilişkide karşılıklı olup bitenler yerine, eşlerde hastalık aramak iyi fikir değil.
Fakat gerçekten de eşlerin birisinde veya ikisinde evlilik ilişkisini etkileyecek derecede bir rahatsızlık hali veya kişinin bizzat kendisi ile ilgili güçlü psikolojiler varsa, bu durumları görmemek de sorunlara yol açar. Bu sebeple her durumda geçerli kalıp düşünmeler yerine, her durumun doğasına uygun bir yaklaşım geliştirmek daha doğru.
Çocuklukta yaşanan travmatik yaşantılara karşı baş etmek için geliştirilen zihin bölünmesi (disosiyasyon) zamanla çoklu kişiliğe sebep olarak (Disosiyatif Kimlik Bozukluğu) sorun olmaya başlar. Zihnin kompartımanlara ayrılarak birden fazla otonomi kazanmış zihne bölünmesi, alter kişilik dediğimiz farklı kimliklerin oluşumuna sebep olur. Zihni çoğul hale gelmiş, içinde birçok ayrı kimlik barındıran kişi, yakın ilişkilerde zorluklar yaşamaya başlar.
Çoğul zihnin evliliklere etkileri
Duygu düzenlenmesinin bozulması: Çocukluk çağındaki travmatik yaşantılar çocukluktan başlayan ve tedavi edilmedikçe bir yaşam boyu devam eden yoğun duygulara sebep olur. Üzüntü, kolay ağlama, yoğun korku ve aşırı öfke gibi duygular yoğun bir şekilde yaşanır. Duygulardaki bu aşırılık ve çoğu zaman yerli yerinde olmama hali eş ilişkisini kaotik bir hale sokabilir. Diğer eş bu duyguları doğru karşılayıp, etkin bir şekilde eşlik etme becerisi gösteremezse aralarındaki ilişki duygu kaosu şekline döner.
Alter etkinliklerine bağlı sorunlar: Zihin bölünmesine bağlı oluşan alterler bedeni kontrol ettiğinde kendi özelliklerini gündelik hayata yansıtırlar. Örneğin çocuk bir alter bedeni kontrol ederse eş karşısında çocuksu davranışlar olabilir. Veya kendini karşı cinste algılayan bir alter eşle mücadele haline girebilir. Veya kendini bekar olarak gören bir alter, bedenin evli olduğunu dikkate almadan davranabilir.
Geçmişteki istismarcılarla eşi ayırt etme zorluğu: Çoğul zihindeki alterlerin bir kısmı bugünkü zamanı ve mekânı bilirken, bazı alterler travmaların yaşandığı dönemde donup kalmış olabilir. Bu alterlerin bir kısmı eşi tanımayabilirler. Örneğin istismara uğramış derinlerdeki bir alter eşi tanımayabilir, ondan korkabilir hatta onu düşman gibi görebilir.
Güvenememe sorunları: Çocukluğunda zor yaşantıları olmuş kişilerin zihin şemaları hem insanlara hem de dünyaya karşı negatif ve güvensiz olma eğilimindedir. Bu güvensiz bakış açısını temsil eden alter kimlikler eşe karşı da güvensizlik duygu ve davranışları geliştirebilirler. Olup bitenin doğasını anlayamayan diğer eş ise durumu kişiselleştirerek durumdan incinebilir.
Cinsel fonksiyon bozuklukları: Çocuklukta travma yaşamış olma bazen kişinin cinselliğini de olumsuz etkileyebilir. Kişinin bedeni otomatik olarak karşı cinsin dokunmasına karşı savunmacı hale gelebilir. Veya alter kimliklerin bazısı cinselliğe açık gibi görünürken bazıları ise aşırı tedirgin olabilirler. Diğer eş olup bitenin doğasını anlamaz ve bu durumun kendisine yönelik olduğunu düşünürse, o da sağlıksız tepki geliştirirse çiftin cinselliği bozulabilir.
Gündelik hayatı sürdürme zorlukları: Zihinsel bölünmenin evlilikle ilişkili diğer yol açtığı bir sorun da gündelik hayatı sürdürme konusunda yol açtığı sorunlardır. Bu kişiler tedavi edilmediği zaman bazen ev sahibi kişiliğin depresif olmasına bağlı, bazen uykucu kimliğin aşırı uyumasına bağlı, bazen de aşırı hayal kurarak vakit geçirmeye bağlı ev hayatının sorumluluklarını aksatır hale gelebilirler.
Çok şükür ki, zihin bölünmesi hali tam olarak tedavi edilebilir. Bu durumu tedavi etmek yalnızca kişiyi daha iyi hale getirmekle kalmayıp, evlilik ilişkisini de daha iyi hale getirebilir.