Bazı kavramlar, bazı ideolojik cephelerin tekelinde. Çok uzun bir süredir.
Küresel düzlemde, özellikle doğu bloğunun yıkılmasının ardından yapılan gözden geçirme hamleleriyle siyasi referanslar önemli ölçüde değişti. Ancak bizde, milim ilerleme olmadan yerinde sayan bazı referanslar, yapışmışlar kavramlara ve o kavramlara ne kadar zarar verdiklerinin farkına bile varmadan tepinip duruyorlar.
İnsan hakları, demokratikleşme ve özgürlükler bu kavramların arasında ön plana çıkanlar. Ama bir başka kavram var ki, ona yapışanlar nasıl bir savaşın figüranı olduklarının ayırdına bile varamıyorlar.
O kavram da “barış”. Hele hele son dönemde, Afrin’de başlatılan Zeytin Dalı operasyonuyla eşzamanlı yapılan bir “Savaşa Hayır” kampanyası var ki, bu kampanyaya destek verenlerin ABD’nin bölgesel savaşına nasıl payanda oldukları apaçık ortada.
Tane tane anlatsak anlarlar mı?
Sözüm Afrin operasyonuna “savaşa hayır” sloganıyla karşı çıkanlara.
Yıllarca “emperyalizme hayır” diyerek karşı çıktıklarını sandıkları küresel hegemonyacı güçlerin, hiçbir şekilde o coğrafyanın insanını düşünmeden başlattıkları saldırının sacayağı haline geldiklerini görmüyorlar mı? Okyanus ötesinde, önünde haritayı açmış cetvelle bekleyen şahinlerin en büyük dayanağı olmaya aday, “Afrin’de savaşa hayır” diyenler.
Afrin’de PYD/PKK/YPG terör odaklarına karşı başlatılmış olan operasyona karşı çıkmak, ABD’nin terör odaklarıyla birlikte hareket etmesine verilecek en büyük destek anlamına gelir.
Kürtler adına hareket ettiğini iddia eden terör odaklarının en büyük zararı Kürtlere iken şimdi de “savaşa hayır” diyenlerin en büyük katkısı emperyalist hegemonyacı güçlerin savaş planlarına oluyor.
Taşınız, toprağınız, vatanınız, büyüklerinizin mezar taşı bu topraklarda. Yıllardır bu topraklara operasyon üzerine operasyon çekiliyor. En büyük dertleri ülkenin sınırlarını taşeronları olan terör odaklarıyla parçalayıp yeni bir uydu oluşturmak. Bu uydunun hayrı sadece kendilerine ve tabiki İsrail’e olacak. Daha fazla acı, daha fazla gözyaşı ve bu coğrafyanın bütün birikimlerinin değerlerinin küresel hegemonyacı güçlere peşkeş çekilmesi anlamına gelecek. Bunu anlamak bu kadar mı zor?
Bu kavramların sahibi olduklarını sanan meslek birlikleri, meslek odaları ve sözde aydınlar bu değerleri asıl düşmanlarına peşkeş çekmekten vazgeçseler artık! Afrin operasyonuyla birlikte 15 Temmuz’a benzer bir turnusol kağıdı var çünkü, akla karanın birbirinden ayrılacağı.