Muhalefet cephesinin (ki, CHP-İyi Parti-HDP-Saadet Partisi’nden mürekkep “şenlikli” bir cephedir bu), yerel seçimdeki hedefi “kazanmak” değil, kazanana ve hizmet edene mani olmak.
Esasında “birinci hedefi” demek gerekir.
İkinci, üçüncü hedefler de var.
İkincisi, İstanbul ve Ankara’yı düşürmek... (Dikkatinizi çekerim, “kazanmak” değil, “düşürmek...”)
İstanbul ve Ankara düşünce, merkezî hükümet de düşmüş olacağı için, bir erken genel seçim zaruri hale gelebilirmiş.
Üçüncü hedef, erken genel seçimi kazanıp, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı düşürmek, hem de “Cumhurbaşkanlığı hükümet modeli”ne son vermek. (Bakarsınız buradan AKP’nin “hocacı” takımına da bir umut doğar...)
Onlar nafile hedeflerinin sarhoşluğu içinde avuna dursunlar, biz önce şu birincisine bakalım...
Bakalım nasıl zavallı bir gayret içindeler...
Kemal Kılıçdaroğlu, Salı günkü grup toplantısında, gözümüzün içine baka baka, son 25 yılda İstanbul için ne yapıldığını, hangi hizmetlerin götürüldüğünü soruyordu.
Kemal Bey’e göre hiçbir şey yapılmamış...
İstanbul’a çivi bile çakılmamış...
Bir tek örnek gösterilemezmiş...
İktidar cenahının cevap yetiştirme çabasını anlıyoruz; bu mevzun yalanlar elbette sahibine yedirilmeli, attığı iftiralar fitil fitil burnundan getirilmeli, iddia sahibi tarih ve toplum önünde bir kez daha rezil kepaze edilmeli, ayrı... Ama asıl cevabı, iddia sahibi, yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi veriyordu.
Ne diyordu?
Kendi arşivinden özetleyerek aktaralım: “Üçüncü köprüye ne gerek var kardeşim? İki tanesi varken, üçüncü tüp geçit de nerden çıktı?”
Hem İstanbul için hiçbir şey yapılmadığını söyleyeceksin, hem de “Üçüncü köprüye ne gerek var kardeşim? İki tane varken, üçüncü tüp geçit de nerden çıktı?” diyeceksin.
Demek ki yapılmış.
Demek ki mebzul miktar çivi çakılmış.
Sadece üçüncü köprü ve üçüncü tüp geçit mi?
Bu zat (29 Ekim’de açılan) üçüncü havalimanına da karşı çıkıyordu.
İktidara geldiklerinde “bütün yatırımları durduracakları sözünü” vermişti.
Bunu “seçim vaadi” yapmıştı bir de...
Hatta bir adamları çıkmış (“Cumhurbaşkanı adayı” gösterdikleri bir adamları), “üçüncü köprü”yü yıkıp, yerine “yeşil alan” yapacaklarını söylemişti. (Bürokratlık yaptığı dönemde de ikinci havalimanına mırın kırın ediyordu. “Yolcusu olmayan bir havalimanı olur mu? Nafile bir yatırım bu” diyordu. Hiç utanmıyordu.)
Hülasa...
Hem “yapmadılar” diyeceksin...
Hem de yapılanları gösterip, “Niye yaptılar?” diye sokağı kışkırtacaksın.
Hem İstanbul’a çivi çakılmadığını söyleyeceksin, hem de İstanbul’un en muhkem çivisi olan Kanal İstanbul’u engellemek için türlü numaralar çevireceksin.
Bu “zavallılık”la da seçmenin huzuruna çıkacaksın.
HAMİŞ
Kılıçdaroğlu böyle de, “ortak” bellediği partiler çok mu farklı?
Saadet Partisi’nin IMF sever genel başkanı Temel Karamollaoğlu da aynı türküyü çığırıp duruyor.
Bu kadar yatırım kaynak israfıymış... Ne lüzum varmış...
İktidara geldiklerinde, bütün yatırımları iptal edeceklermiş...
Üçüncü ortağın (İyi Parti’nin) yatırımları durdurmak gibi bir hedefi var mı, bilmiyorum ama dördüncü ortağın (yani “gizli ortak” HDP’nin) seçim vaadi, ABD’nin silahlandırdığı örgütü arkasına alarak “Türkiye’yi durdurmak!”