1997–2012 yılları arasında doğan kişilerden oluşan demografik kuşağa deniyor Z kuşağı.
Kişilik özellikleri için de yapılan bazı genellemeler var. Bireysel davrandıkları, sorgulayıcı oldukları ve internet üzerinden sosyalleşip bilgiye çabuk ulaştıkları için her şeyden hızla sıkıldıkları söyleniyor.
Ve bağlanma sorunu yaşadıkları, kendileri ve kendilerini doğrudan ilgilendiren konular dışında hemen hiçbir şeye ilgi göstermedikleri de.
Öyle midir gerçekten?
Bana göre fazla genellemeci, fazla indirgemeci. Ülkenin farklı bölgelerinde, farklı şartlarda, az çok farklı değer yapıları içinde doğup büyüyen milyonlarca genci hem aynı tornadan çıkmış gibi değerlendireceksiniz, hem de kendilerinden başka hiçbir şeyi önemsemediklerini söyleyeceksiniz.
Hiç katılmıyorum. Çünkü gençleri ve onları etkileyen aktörleri faktörleri tanımaya anlamaya çalışmak başka bir şeydir, hepsini aynı şeyle yaftalamak başka şey.
Her insanın biricikliğine ve kıymetine inanırım ben. O yüzden de 2023 seçimlerinde ilk kez oy kullanacak 13 milyon gencin sandık değerine indirgenerek ilgi ve itibar görmesine karşıyım.
Onlar kim oldukları bilinmeyen, kişilik yapıları tanımlanamayan varlıklar değil çünkü. Bizim çocuklarımız, kardeşlerimiz, yeğenlerimiz. Onları tanıyoruz.
Bize benzemiyorlar çünkü bize benzemeleri gerekmiyor. Onlar, onların daha iyi eğitim alması, daha güçlü karakterler olması, daha müreffeh daha demokratik bir ülkede yaşaması için biz büyüklerinin çalışıp değiştirdiği -ne kadar mümkün olduysa o kadar değiştirdiği- bir Türkiye'de doğup büyüdüler.
Önemli bir tecrübeye sahipler. Türkiye'nin hem içerden hem dışardan nasıl kuşatıldığını ve terör örgütleri sopasıyla neye mecbur bırakıldığını gördüler. Siyasi bilinçleri 2010 sonrası gelişti.
O açıdan gençleri Gezi eylemleriyle tanımlamak, sınırlamak, karalamak bu ülkenin gençlerine haksızlık olur. Gezi sonrası devam eden terör saldırılarına, kalkışmalara, operasyonlara ve işgal girişimine canıyla kanıyla oyuyla karşı koyanların önemli bir kısmı gençtir çünkü.
Şehitliklerimiz 20, 21, 22, 23... yaşındaki gençlerle dolu.
15 Temmuz'da şehit olan 251 kardeşimizin arasında lise öğrencileri dahi vardı
Kazara da şehit olmadı hiçbiri. Evlerinden abdestle, bayraklarını alıp, helalleşip çıktılar.
Ama tuhaf bir kampanya yürütülüyor gençler üzerinden. Bir yandan Z kuşağı siyasi hedef ilan edilirken öte yandan güdüleniyor.
"Gençler bencildir, vatan millet Sakarya ile avutamazsınız onları", "Z kuşağı isyankardır, öyle lider komutan falan tanımaz" cümleleriyle güdülmek isteniyor.
Z kuşağı da, onlardan sonra gelecek jenerasyonlar da bu güzel ülkenin güzel çocukları. Türkiye'nin neden bu kadar çok saldırıya uğradığını, neden korkmadan yılmadan durmadan tam bağımsız bir ülke olmak için çalışmak ve direnmek gerektiğini bilecek ve direnecekler.
Z kuşağına inanmalı ve onların FETÖ ile mücadelesine dikkat kesilmeliyiz.
Zira her ne kadar devletten kazılıp atılmış olsa da FETÖ adlı bu ajan örgütü durmayacak. Bulduğu her çatlaktan, her boşluktan sızmaya, devleti işgal, milleti suiistimal etmeye çalışacak.
Ki deniyorlar da. Medyaya yansıyan operasyonlardan anlıyoruz ki hala mahrem imamlar enkaz başında.
Daha önceden kanca attıkları ailelere, çocuklara musallat olmaya, örgüt içi izdivaçları sürdürebilmek için kızları kataloglara kaydetmeye çalışıyorlar. Ankesörlü telefonlar, çapraşık kodlama teknikleri, örgüt içi kod adları, unvanlar hala geçerli. Hala deniyorlar ve deneyecekler.
Z kuşağının sadece 15 Temmuz hakkında değil FETÖ ve arkasındaki yapılar hakkında özgürce bilgilenmesini ve sorgulamasını sağlamamız gerekiyor.
Yoksa algı bir kez daha olguyu boğmaya kalkacak.
Malum siyasi çevrelere göre 15 Temmuz darbe değil tiyatro çünkü!
FETÖ değil FETÖ'yü devletten kazıyıp yargılayanlar suçlu!
İhraç edilenler, yargılananlar ajan değil mağdur edilmiş insanlar topluluğu!
15 Temmuz'da 251 insanımızı şehit eden, 2 binden fazla vatandaşımızı öldürme kastıyla yaralayan, TBMM'yi bombalayan, Cumhurbaşkanımıza suikast düzenleyen, özel kuvvet polislerimizi bombalarla yakan, kadınları erkekleri gençleri tankla ezen hainler değil onlara hesap soran Türkiye hatalı!
Bunları söyleyebiliyorlar utanmadan!
Sosyal/dijital medya üzerinden gençlerimize ulaşıyorlar. İnsan hak ve özgürlüklerinden bahsediyorlar.
Düşünsenize mankurtlaştırılmış, iradesi sıfırlanmış, katalogdan evlenen, talimatla doğuran okyanus ötesinde ya da kıta Avrupa'sında Türkiye'de aleyhine kampanyalar düzenleyip "Türkiye'de özgürlük yok, haksız yargılama var, demokrasi yok, diktatör var" falan diyorlar.
Hedeflerinin biri uluslararası kamuoyunu Türkiye hakkında yanıltmak ise, diğeri Türkiye'nin geleceği olan gençleri yanıltmak.
15 Temmuz şehitleri aşkına Z kuşağının FETÖ'nün daimi hedefi olduğunu unutmamalıyız.