Clint Estwood’un yönettiği, Tom Hanks’in başrolünde yer aldığı Sully filmi gerçek bir kahramanlık hikayesini anlatırken sinemasal becerisi bizi hayal kırıklığına uğrattı.
Sinema garip bir şey. Bazen mükemmel yönetmenlerin ve çok iyi oyuncuların bir arada olduğu proje hiç beklenmedik sonuçlar verebiliyor. Bu tür hayal kırıklığına uğradığım filmlerden biri de bu hafta vizyona giren ‘Sully’. Halbuki yönetmen koltuğunda birçok filmiyle kendini kanıtlamış Clint Eastwood oturuyor. Kirli Harry, Perfect World, The Bridges of Madison County, Gran Torino, J Edgar, Million Dolar Baby, Unforgiven gibi pek çok mükemmel film çektikten sonra nasıl ‘Sully’ gibi özellikle yönetmenlik zaafiyeti gösteren bir film ürettiğini anlamamız mümkün değil. Üstelik filmin kadrosu da mükemmel. Dahil olduğu her filme kalite katan Tom Hanks, ‘Sully’nin başrolünde. Yardımcı rollerde de Aaron Eckhart, Laura Linney gibi kaliteli isimler var. Filmin hikayesi de ilginç. 2009 yılında havalandıktan sonra kuşların motorlarına çarpması sonucu iki motoru da duran yolcu uçağının kaptanı Sully bir imkansızı gerçekleştirerek Hudson nehrine inmeyi başarır. 155 yolcusunun sağsalim uçak kazasından kurtulması ile bir mucizeyi gerçekleştiren kaptan Sully ülkede kahraman ilan edilir. Bütün televizyon kanalları ve medya Sully’nin peşindeyken uçak şirketi ve havacılık yetkilileri bu kazanın pilot hatasından olduğunu iddia etmeye başlarlar. Sully hem kazanın etkisinden kurtulmak hem de kendisine yapılan haksız suçlamaları cevaplamak zorunda kalır.
Romandan yola çıkılıyor
Film bu süreci anlatıp finalinde Sully’nin mahkemedeki savunması ve yaşananlar ile son buluyor. Olayın önce romanı yazılmış ve bu romandan yola çıkılarak filme çekilmiş. Bu tür hikayeler ne yönetmen Clint Eastwood’a ne de Tom Hanks’e uzak. Ama filmin öyle bir anlatımı var ki neredeyse bir belgesel yapısındaki çatışmadan bile uzak duruyor. Ne dramın gerçekliğini bize hissettiriyor ne de olay akışında yaşanan duygusal tecrübeleri çarpıcı bir şekilde sunabiliyor. Hele bir tekrar var ki belki de filmden asıl soğumamın sebebi odur. Filmin akışının içinde uçakta yaşananlar 10-15 dakikalık süre içinde veriliyor. Daha sonra filmin finalinde bu 10 dakikalık bölüm neredeyse birebir tekrar veriliyor. Zaten 96 dakikalık olan film bu kadar tekrara düşünce olmayan duygusal etkisi iyice yok oluyor. Gelelim Tom Hanks’e, benzer bir rolü Kaptan Phillips filminde de canlandırdı. Deniz korsanlarının bastığı geminin kaptanını oynayan Hanks o filmde müthişti. Burada ise belki de en zayıf performansını çıkarıyor. Diyeceksiniz ki iki filmin konuları farklı. Kaptan Phillips’te silahlı deniz korsanları vardı, çatışma vardı. Aksiyon daha fazlaydı.
Bu bir paket senaryo mu?
Tamam Sully’de kimse silah tutmuyor ama 155 kişinin can korkusu az bir şey mi? 2012’te Denzel Washington’un başrolünü oynadığı ‘Uçuş’ filmini hatırlayın. Orada da bir pilotun gerçek hikayesinden yola çıkılarak çekilmişti. Üstelik çok başarılıydı. Sadece bu iki filmi karşılaştırsak bile ‘Sully’nin zayıflıkları ortaya çıkıyor. Kısacası Hanks de Eastwood da bu filmde çok daha iyi iş çıkarabilirdi. Filmin diyaloglarının içinde sürekli 11 Eylül saldırılarıyla bu kaza arasında bir ilişkilendirme çabası var. O zaman da benim aklıma ‘Sully’nin proje başlangıcı aşamasında hava yolu şirketlerinin ne kadar etkisi olduğu sorusu geliyor. Yani acaba bir paket gibi yönetmenin ve oyuncuların önüne mi kondu senaryo? Estwood da filmin gidişine fazla müdahale edemedi mi? Belki biraz paranoyakça bir yaklaşım ama dediğim gibi bu kadar elit insanların elinden bu iş nasıl çıktı bilemedim. Artık gözümüzün pasını silmek için Hanks’in bu yıl içinde vizyona girecek olan ‘Inferno’ filmini bekliyoruz.
FİLMİN KUNYESİ
Yönetmen: Clint Eastwood
Senarist: Todd Komarnicki
Oyuncular: Tom Hanks, Aaron Eckhart, Laura Linney, Anna Gunn
Yapım: 2016, ABD,
96 Dk.