Aziz Yıldırım’ın “Yılın Spor Adamı” seçilişini yadırgayanlar, hatta kızanlar var... Sanki hiç olmayan bir adamı inat olsun diye seçmişler gibi, şaşkın bir hava var ortalıkta.
Agresif, kaba ve sorumsuz davranışlarda bulunması nedeniyle tepki gördüğü için; spor adamlığı gibi saygın bir ifade taşıyan ödülün ona verilmesi,doğru değilmiş gibi algılandı.
Ama; beğenin-beğenmeyin o ödül doğru kişiye gitti.
Unutmayın, atletizm branşının 200 metre gibi çok ilgi gören dalındaki dünya şampiyonu Guliyev, onun sporcusu...
Rüyamızda görsek inanamayacağımız EuroLeague Şampiyonluğu, onun döneminin başarısı... Amatör sporlardaki diğer başarıları buraya sıralarsak, yerimiz yetmez...
Yalnız Türkiye’nin, Avrupa’nın, dünyanın değil; NBA dahil, yeryüzünün en büyük hocası olan Obradoviç’i getiren kim?
Obradoviç öyle bir hoca ki; onun gibi birinin daha dünyada ortaya çıkması için, önümüzdeki 50 yıl bile yetmeyebilir. Adamın başarıları, şu andaki hiçbir hocanın rüyalarına bile sığmaz.
Türk basketbolseverleri; efsane bir hocayı her hafta canlı olarak seyredebilme şansına/onuruna/fırsatına sahip...
Bunun içindir ki; Obradoviç salona her girdiğinde, herkes ayağa kalkıp saygıyla alkışlıyor.
***
Aziz Yıldırım’ı ben de sevmem... Ama iyi yaptıklanını gözardı edemem. Futbolda beklenen başarıyı elde edemedi diye, yaptıklarını bir çırpıda çöp kutusuna atamam. Bu yüzden “Yılın Spor Adamı” seçilmesini “Ne alaka-Kel alaka” sayacak insanlandan değilim.
F.Bahçe, üst üste 4’üncü Final Four’a doğru gidiyor... Bu yıl deplasmanda en fazla maç kazanan takımı oldu. CSKA’yı evinde yenen nadir ekiplerden biri... Lig ikincisi olarak, 5 maç üzerinden yapılacak eleme maçlarından üçünü, kendi sahasında oynama ayrıcalığını yakaladı.
Bütün bunların önemini/değerini/anlamını hesaba katmadan; sırf başkana duyduğumuz antipatiden dolayı, aldığı ödülü haksız bulmak, asıl haksızlıktır.
Lütfen insafa gelin!