Sağduyu sahibi insanlar; ülkemizde cepheleşme olmasın, birbirimizin yaşam tarzına karşı saygılı olalım, laik-anti laik kutuplaşması terörün/teröristlerin, onları kullananların işine yarar diyor, diyoruz.
Bazıları var ki, yıllardır köşelerinde, sayfalarında, ekranlarda milletimizi kutuplaştırmak için şeytanın bile aklına gelmeyen hinlikler, hainlikler yaptılar. Kendilerini güçlü gördükleri devirlerde, asker içindeki cuntacılara yanaştıkları ve nemalandıkları dönemlerde, “yaşam tarzlarına saygı”yı hiç hatırlamadılar. Tam tersine sadece inancını yaşamak isteyen insanları, “gerici, yobaz, çağdışı mahlûklar” diye yaftalayarak, bu ülkeyi mütedeyyin insanlara dar etmek, onlara cüzzamlı muamelesi yapılmasının zeminini inşa etmek için çırpındılar.
İktidar olduğu 3 Kasım 2012’ten itibaren Erdoğan düşmanlığı ve AK Parti karşıtlığı tek meşgaleleri oldu.
Çok değil 8 yıl önce seçmen iradesiyle tek başına iktidar olan AK Parti’yi Anayasa Mahkemesi'nde “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olmakla suçlayıp cezalandırdılar. Sayın Erdoğan için etekleri zil çalarak “muhtar bile olamaz” manşetlerini attılar. Sorarsanız, “AK Parti başlarda çok iyiydi, sonra diktatörlüğe kaydı” derler. 2008’de AK Parti’ye Anayasa Mahkemesi üzerinden niye çullandınız?
Bu zihniyet sahiplerinin tek korkusu, milletin değerlerini savunan iktidarların kalıcı olmasıydı. Menderes’le de onun için uğraştılar, Özal’la da onun için uğraştılar, Erdoğan’la da onun için uğraştılar ve hala uğraşıyorlar…
ABD’si, AB’si, FETÖ’sü ve bunlar; Gezi olaylarında, 17/25 Aralık darbesinde, MİT TIR’ları ihanetinde, 30 Mart yerel seçimlerinde, 7 Haziran’da AK Parti’nin tek başına iktidardan uzaklaşması için HDP’nin desteklenmesinde hep omuz omuza idiler…
Evet, zor günlerden geçiyoruz, cepheleşmeye hayır diyerek, bizi yaşam tarzlarımızın farklılığı üzerinden vurmak isteyenlere fırsat vermememiz lazım. Ama bu milleti aşağılayan, cepheleştiren ve bundan dolayı bir defa, evet bir defa pişmanlık duymamış, özür dilememiş sinsi demokrasi takiyecilerini ve onların yapıp ettiklerini unutmamızı, kimse bizden istemesin, beklemesin…
Bu satırları, onları hedefe koymak için değil, “size bir şey demiyorsak unuttu sanmayın” hatırlatması ve milletin hatırı için yazıyoruz. Çünkü başımızda büyük gaileler var, azgınlaştırılan terör belası var.
Ancak iflah olmaz Erdoğan düşmanlığını hala devam ettiren, bu milleti ve değerlerini hiç sevmemiş/sevememiş olan, AK Parti’ye oy verenleri “bidon kafalı” diyerek aşağılayan zihniyetin sözcüsü kalemlere ben daha fazla tahammül edemeyeceğim. Yetti ama, demeden duramayacağım.
Sayın Cumhurbaşkanına karşı iliklerine kadar kin, nefret ve intikam hissi ile dolular. Seslerini CHP’de yükseltiyorlar, HDP’de yükseltiyorlar. Erdoğan kin ve nefretinin sözcüsü gazeteleri, yazarları var. Bu yazarlardan biri, kibrin, ukalalığın, çokbilmişliğin, milletle alay etmenin kendince keyfini sürüyor. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’la, hemen her gün “asrın liderimiz” diyerek alay ediyor. Bütün kötülüklerin, yanlışların müsebbibi olarak durmadan Sayın Erdoğan’ı, AK Parti’yi işaret ediyor. Yatıyor kalkıyor, Türkiye’nin hükümetini ve Cumhurbaşkanını karalıyor, suçluyor, tahkir ediyor.
Dünkü yazısında aynen şunu yazdı: “Boğaz'da Reina olduğu için saldırıya uğramıyoruz, başımızda Akp olduğu için, onun yanlış politikaları yüzünden saldırıya uğruyoruz. Demokrasiyi çobanlığa indirgersen… Sana yönelik saldırıyı, Reina'ya yapıldı zanneden 'sürü'nün olması şaşırtıcı mıdır?”
Bu zihniyet sahipleri, Erdoğan düşmanlığının cesaretini kimden alıyorlar?