Bu ülkede kendini Kemalist olarak tanımlayan bir güruh var. CHP’de siyaset yapan veya CHP’yi destekleyen bir azınlıkçı güruh... Eskiden de kibirli ve seçkinci bir küstahlığa sahiplerdi. AK Parti iktidarından sonra bir parça kendilerine çeki düzen verdiler. O imtiyazlı ve üsttenci dilleri peş peşe yapılan seçimlerde halk tarafından bükülünce çaresiz kaldılar. Son mahalli seçimlerde tekrar iktidarı kazanma umutlarına kapılmış olmalılar ki o kibirli ve şirret dillerini yeniden çıkarmaya başladılar. Hâlâ kendilerini bu ülkenin ve Cumhuriyetin sahibi olarak görüyorlar. O yüzden kendileri gibi düşünmeyen ve inanmayan herkesi tahkir ve tezyif etme hakkını kendilerinde görebiliyorlar.
Mustafa Kemal Atatürk’ü başkalarına karşı ideolojik bir sopaya dönüştüren bu CHP tandanslı Kemalist güruh artık can sıkmaya başladı. Bu güruhun siyasal temsilcisi olan Kemal Kılıçdaroğlu MHP lideri Bahçeli’nin de dediği gibi “içine düştüğü çukur”dan çıkmak için 10 Kasım’da Mustafa Kemal Atatürk üzerinden bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına edepsizce laflarla hakaret etmeyi marifet bildi. “Mustafa Kemal hakkında konuşurken ağzını yıkayacaksın kardeşim!” diyerek Cumhurbaşkanımıza hakaretler yağdıran Kılıçdaroğlu bu cüreti nerden buluyor? Bu edepten yoksun ağız kirliliği, gerçekte bir zihniyet kirliliğinin yansımasıdır. Hem “Mustafa Kemal Atatürk’ü ağızlarına almazlar!” diyeceksiniz, hem de ağzına aldıklarında “Ağzını yıka da öyle al!” diyeceksiniz, bu nasıl bir edepsizlik ve küstahlıktır ya!
İşin çelişki kısmında değilim.
Orası Kılıçdaroğlu gibi Kemalistler için tam bir çukur ve çirkef siyaseti... Beni asıl üzen; son zamanlarda nükseden bu kibirli, seçkinci, beyaz ve küstah Kemalist dil karşısında bizim kesimde takınılan savunmacı ve ezik anlayıştır. “Aman ha, cevap verirsek Atatürk düşmanı derler!” anlayışına yaslanan bu özgüvensiz ve kişiliksiz tavır kahredici. “Gerçek Atatürkçü biziz!” söylemiyle karşımıza çıkan omurgasız ve ilkesiz savunu ise daha acıtıcı. Ne inandırıcı ne de güven telkin edici. Üniversite yıllarında radikal İslamcı duruşlarıyla tanıdığımız İbrahim Uslu gibi isimlerin 10 Kasım’daki Atatürk övgüleri eminim ki malum Kemalistleri bile acı acı güldürmüştür.
İsmi lazım olmayan bir Kemalist müptezelin 10 Kasım’da attığı bir tweette “siyasal İslâmcıları” Atatürk üzerinden samimiyet testine tabi tutması, hızını alamayıp Atatürk’ü sahiplenme yarışına giren İslâmcıları “Kıbleleri yanlış ve yalan dolu” diye suçlaması, “size ihtiyaç yok” diyerek düşmanlık kusması asla yenilir yutulur değildir.
Malum Kemalistlerden daha Atatürkçü görünme yarışına giren “İslâmcı Kemalist”lere verilen tepkiye ben de hak veririm. Lakin onlar bahane edilerek kibirli, seçkinci ve düşmanca duygularla Atatürk’ün dindar çoğunluğa karşı bir istismar aracına dönüştürülmesine veya bir sopa gibi kullanılmasına zinhar seyirci kalamayız.
***
Düşmanlığın, ötekileştirmenin ve kutuplaştırmanın dik alasını oluşturan bu zihniyet sahipleri bilsinler ki onların karşısında ezik duracak değiliz. Bir yanağına vurulduğunda öteki yanağını çevirenlerden olmadık. Olmayız. Sahi siz kimsiniz ya? Hangi cüretle bu hakaret dilini üstümüze boca edebiliyorsunuz? İktidarımız döneminde bize bu şekilde aleni hakaret edenler demek ki iktidar sahibi olsalar neler yaparlar neler!
Dibine kadar faşizm kokan bu zihniyet sahipleri bilsinler ki biz kimsenin ne kutsallarına hakaret ederiz ne de hiç kimseyi farklılığından ötürü düşman belleriz. Lakin hiç kimsenin de kibirli ve küstah bir dille hakaret etmesine, dahası bize aba altından silah göstermesine izin vermeyiz.
Saygı karşılıklı olmalıdır.
Atatürk’ü bu ülkenin dindar ve muhafazakar çoğunluğun değerlerine karşı bir saldırı ideolojisine dönüştürmek isteyen o pespaye Kemalistler ne kadar Atatürk’ün kendisine zarar veriyorlarsa, Atatürkçülük konusunda anlam veremediğim bir biçimde o müptezel Kemalistlerle yarışa giren sözümona “İslâmcılar” da kendi davalarına ve iddialarına zarar veriyorlar.
Her iki istismarcı Kemalist anlayışın şerrinden sana sığınıyoruz Yarabbi!