18 Mart’taki “e-hayat operasyonu: Virüs, insanlığın yaşam tarzını tehdit ediyor” başlıklı yazımda şöyle demiştim:
“Salgın hastalıklar eski çağlarda da dünyamızı vurmuş, on milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine sebep olduktan sonra hayat normale dönmüştür. Ama normale döndüğü düşünülen hayat hiçbir zaman eski hayat olmamıştır. Yani normal görülen değişmiş, yeni normaller oluşmuştur.”
Karantina halinin geçiş dönemi normalleri artık belirginleşiyor, bunların karantina sonrası dönemde ne kadar kalıcı olacağını ve yeni dönemin yeni normallerinin neler olacağını zaman içinde göreceğiz.
Bugün evlerden süren bir çalışma hayatı ve sosyallik görüyoruz. Birçok gazete evlerden yani masa başından hazırlanıyor. Eskiden ‘masa başı gazetecilik’ diye bir tabir vardı ve bu tabir zayıf, yüzeysel, kurgulanmış, biraz da spekülatif bir gazetecilik anlayışını ifade eden olumsuz bir terimdi.
Hakeza ‘masa başı siyaset’ de olumsuzluk bir tabirdi, halktan kopukluğu anlatıyordu.
Geçiş döneminin yeni normallerinde e-hayat, e-toplum, e-gazete, e-siyaset, e-ticaret bir olumsuzluk değil, bir gereklilik olarak görülüyor.
Marks tarihteki toplumsal dönüşümü ilkel komünite, köleci toplum, feodal toplum, burjuva toplumu, sosyalist toplum gibi aşamalarla ifade eder.
Tarım devrimi toprağa dayalı ürünü/üretimi, sanayi devrimi makineye dayalı üretimi, ticaret devrimi reklam ve pazarlamaya dayalı mal ve hizmet alışverişini, iletişim devrimi ise bilgiye dayalı üretimi esas alıyordu; gelinen durumda iletişim teknolojisine/internete dayalı bir üretime/işleyişe odaklanmış durumdayız.
Ataerkil toplumlarda aile/kabile reislerinin hâkimiyeti, feodal toplumlarda kabile, aşiret ve büyük ailelerden oluşan beyliklerin beylerinin hâkimiyeti, modern toplumlarda ekonomik ve siyasi (devlet) güçlerin hâkimiyeti ön plandaydı; yeni dönemin e-toplumlarında iktidarın merkeziyetçi yapısı tekrar evlere, hanelere doğru dağılarak atomize oluyor ve sosyal medya fenomenleri, olguları, yönlendirmeleri sahne alıyor.
Fişi çekildiğinde tuz buz olunacak bir elektronik toplumdan, işleyiş ve ilişkiden bahsediyoruz.
Sisteme bağlı herkesin daha fazla aktör olabileceği, kendisini ifade edip söz söyleyebileceği daha aktif görünen bir katılım hali... Ama diğer yandan kendisini herkesle birlikteymiş gibi hissettiren müthiş bir yalnızlık hali...
Bu yüzden yeni normal halktan kopuk bir sosyalliği ifade ediyor.
Araziden, insandan, olaydan, yaşamdan, doğadan kopma tehlikesinden bahsediyoruz.
Yeni normal yeni bir gerçeklik algısı üretecektir. Sanal dünyanın imaja, görüntüye, algıya, kurguya dayalı dünyası hem gerçek dünyanın hakiki boyutlarını, hem de görüntüye sunulmayan boyutlarını, hayatlarını ıskalayacaktır.
Yeni normal yeni içtihatları gerektirecektir. Modern dönemde İslamcı mütefekkirlerin veya hareketlerin temel meselesi değişen hayat şartlarını İslami değerlerle-kaidelerle uyumlu hale getirmek, içtihat mekanizmasıyla değişime ayak uydurmak olmuştur. Daha modern dünyanın meseleleri üzerindeki tartışma devam ederken şimdi bir de yeni normale, yeni düzene göre ‘uyum üretme’ meselemiz var!
Yeni normal eksiklikle malul olacaktır. Yüz yüze-göz göze bakmak, dokunmak, duygu aktarımı açısından önemlidir. Duygu paylaşımı olmayan iletişim, çok eksik bir iletişimdir.
Yeni normal E-bağları güçlendirmeyi gerektirecektir. Sistem dışı, çevrim dışı olmak, internete ulaşamamak hayattan kopuk olmak gibi algılanacak.
Yeni normal teknolojik bir dünya olacaktır. İletişim teknolojilerini geliştirmek ve teknolojik bağımlılık hat safhada önem taşıyacak.
E-toplumum ilişki biçimleri de sosyal örgütleri de daha farklı olacaktır. İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla yeni bir sosyalliğin şekillenmesi; komünitelerin, cemaatlerin-cemiyetlerin, örgütlerin zemin ve şekil değiştirmesi söz konusu olacak.
Hayatı aynı mekanda paylaşmak yerine farklı alanlarda ‘zoom’lamak öne çıkacak. Sohbetler, ziyaretler, konferanslar, toplantılar sanallaşacak!
Yeni normalin elektronik âlemi fiziksel hareketliliği azalttığı için müthiş bir zaman tasarrufu sağlayacak. Ancak sanal âlem insanı öyle bir yutacak ki herkes oturduğu yerde büyülenmiş, hipnotize edilmiş gibi çakılıp kalacak.
Hayrolsun…