Şöyle, bir an için 15 Temmuz 2016 gecesine geri dönün. İhanet içinde bir avuç subay, peşlerine harb okulu öğrencilerini takmış, savaş uçaklarını çalmış, bu milletin parasıyla alınmış tanklarla sokağa çıkmış ve ülkenin iki yüz küsur evladını öldürmüş bin iki yüz tanesini de yaralamış. Bu hainleri yöneten "abiler, ablalar" kuytuda çöreklenmiş el oğuşturmakta. Denizin ötesinde, demokrasinin beşiği olduğunu her fırsatta yineleyen, bireysel ve toplumsal özgürlüklere verdiği değerleri dilinden düşürmeyen, "dostluğumuzun dünya durdukça yaşayacağını"şarkılara döktüğümüz ABD'nin Pennsylvania eyaletinde, Halife olmak hayalleriyle sağrılar geçiren bir meczup, ayna karşısında salya sümük zırlamakta, biraz sonra televizyonlara yollatacağı çekimin hazırlıklarını yapmakta.
Türkiye'deyse milyonlarca insan bir yandan meczuba beddualar ederken öte yandan da sokaklara fırlar, tankların önüne yatar, biraz önce bir televizyoncunun cep telefonu ekranından Tayyip Erdoğan'ın çağrısına uyararak bu alçaklara geçit vermez!
Derken ardında bombalanmış bir TBMM, katledilmiş vatan evlatları, yaralanmış yiğitler bırakan bu hainlerin kimi kaçar kimi teslim olur. Bu arada meczup, belki de ilk kez gerçekten, salyası sümüğüne bulaşmış zırlamaktadır. Neden? Şehitlerin ardından mı? Asla! TBMM bombalandığı için mi? Olur mu efendim, olur mu! Zırlamaktadır çünkü halifelik hayalleri suya düşmüştür. Çünkü foyası tam anlamıyla ortaya çıkmıştır.
CIA'deki sahipleri köpeklerini teslim etmeyeceklerdir Türkiye'ye; bunun bilinciyle rahatlar biraz sonra. Aklına Türkiye'de peşine taktığı, kandırdığı once insan gelir miş? Gelmez tabi. Onlar üzerinden yeni çıkardığı kirli çamaşırlardır sanki, köşeye fırlatıp atılacak!
Bu arada en az efendisi kadar cahil,başta Türkiye'nin önde gelen spor kulübü ardından once arkadaşını aldatan, Hakan efendi, ne halt edeceğini şaşırmış, ülke yönetiminde söz sahibi olacağı düşleri başında paralanmış, tüymenin yollarını araştırır ve bulur ki soluğu hocacığının etekleri dibinde alsın! Bu adamı onu bağrına basmış, yere göğe sığdıramamış spor kulübünün üyelikten atması gerekmez mi? Elbette gerekir hem de hiç vakit kaybetmeden, hem de lanetliyerek! Gelin görün ki, Türkiye'nin en kültürlü, en başarılı kulübü bunu yapmaz, kendini bilmezlerin oyuyla atılmasına engel olur. Ardından da İzmir Marşı söyler, Fetullah Paşa diyecekken Mustafa Kemal Paşa'yı bu işe bulaştırmaya kalkar! Neden? Bunun mantıklı, kabul edilebilir bir yanıtı yoktur. Tek yanıt AK Parti düşmanlığı, Tayyip Erdoğan kaşıtlığıdır. Meczup katilin uşağını bağışlamalarının nedeni sadece budur. Bu utanç Galatasaray'ın üzerinde bir kara leke olarak kalmamalıdır ve de bir an önce temizlenmelidir. Hakan Şükür'ü Yönetim Kurulu bir kez daha kulübten defetmeli ve bunu ilan etmelidir. Yoksa onca şehidin ahını alarak yaşamak mümkün değildir; millet Galatasaray'dan bunu beklemektedir!