İnsanın canını acıtan ve öfkelendiren günlerden geçiyoruz. 15 Temmuz’da vatanı işgal teşebbüsüne yeltenip halkı katledenlerin değil de işgalciye direnen Müslüman Anadolu halkının yargılanması konuşuluyor.
Ülkenin anamuhalefet partisinin başına müstehcen kaset yoluyla atanan Kemal Kılıçdaroğlu, çoluk çocuğun ekran başında olduğu saatlerde canlı canlı yalan pornosu çekiyor! Hiç utanmadan, “Köprüde masum erler linç edildi” diyebiliyor. Kendilerine kurşun sıkan, tankla ezen askerleri etkisiz hâle getirip polise teslim eden halkın yargılanmasını istiyor.
Aynı partinin bir milletvekili de, darbecileri püskürten Müslüman Anadolu halkına getirilen yargı muafiyeti hakkında konuşurken halkımıza oldukça ağır ifadelerle sövebiliyor.
Fethullahçı terör örgütü mensupları mahkeme salonlarında tehditler savurabiliyor.
İşgalciler gemi azıya alırken güzel yurdumuzda başka neler oluyor peki? Neler olmuyor ki, CHP’nin arzu ettiği ‘adalet’ bir kez daha tecelli etti!
Bırakın halka bomba atmayı tankla ezmeyi, en ufak bir şiddet eylemine karışmamış, sadece ve sadece düşünceleri açıklayan Hizb-ut Tahrir mensuplarına verilen toplamda 500 yıllık hapis cezası Yargıtay tarafından onandı!
Evet, halkı tankla uçakla bombalayanların haklarının savunulduğu bir ülkede düşüncelerinden dolayı bir grup Müslüman’a daha zindan yolu gözüktü. Henüz 28 Şubat mahkûmiyetleri bitmemişken!..
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar’ın onanan cezalar hakkında yaptığı açıklamadan mevzunun detayını öğrenelim: “Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Hizb-ut Tahrir’e yönelik yargılamalarda 58 kişi hakkında 285 yıllık cezayı onamasının ardından şimdi de yeni 20 kişi hakkında istenen 165.5 yıllık cezayı onadı.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi böylece 78 kişi hakkında toplam 450.5 yıllık cezayı onamış oldu.
Hizb-ut Tahrir, “cebir ve şiddet” yöntemini ve terörü temelden reddetmiş, bugüne kadar herhangi bir terör eylemine başvurmamış İslami siyasi bir parti olmasına ve “terör örgütü üyesi” olmakla suçlanan Hizb-ut Tahrir üyelerinin hiçbir şekilde şiddete bulaşmamış şahıslar olmalarına rağmen, Yargı tarafından bu ağır cezalara çaptırıldılar.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin aldığı bu onama kararları şunu göstermektedir: Dün ile bugün arasında değişen hiçbir şey yok, Müslümanlara yönelik yargı zulmü devam ediyor. Bunca süre zarfında onlarca hükümet değişti, güya iyileştirme amacıyla yüzlerce kanun maddesi değişti, değişmeyen tek şey ise Müslümanlara yönelik uygulanan yargısız infazlardır.
Bu yargılamalar 2000 - 2013 yılları arasında “Düşman Ceza Hukuku” çerçevesinde hukuk dışı yapılmış yargılamalardır. Bu yargılamaları yapan onlarca yargıç şu an “FETÖ” üyesi olma iddiası ile yargılanıyorlar. Buna rağmen yargı zulmü devam ediyor.”
Kar’ın açıklamasında da yer aldığı üzere Hizb-ut Tahrir şimdiye kadar kanunların suç saydığı hiçbir eylem içinde bulunmamışlar. 1924 yılında kaldırılan Hilafetin tekrar tesis edilmesini istiyorlar. Bu yönde de faaliyet içerisindeler… Hizb-ut Tahrir hareketiyle alâkalı benim de eleştirilerim var ama bu eleştiriler benim adaletsizliğe kör ve dilsiz olmamı gerektirmiyor!
“Cebir ve şiddet yönetimini temelden ret” edenlere terörden ceza vermeye, halkı katledenleri ise masum ilan etmeye ne denir, bilemedim!..
“Kılıçdaroğlu niye öyle konuşuyor”, “FETÖ’cüler nasıl tehdit edebiliyor” demenin bir mânâsı yok. Sivas, 28 Şubat şimdi de Hizb-ut Tahrir’e yönelik hukuksuzlar CHP/FETÖ gibi Batıcı unsurları cesaretlendiriyor. Onlardaki dayanışmayı bizler kendi aramızda gösteremiyoruz ve düşman parça parça bizleri bugün zindana yarın da mezara tıkayacak. Dünya hayatı böyle bir şey işte!..