Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit,önceki gün 2017-2018 Adli Yılı Açılış Töreni'nde konuştu, şunu söyledi: “Toplumun yargıya güven duymadığı bir hukuk sisteminde, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanamaz.”
Evet, bugün yargı ile ilgili bir güven erozyonu var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kin ve nefret duyanlar; ABD ve AB'nin telkinleri doğrultusunda CHP’nin ve belli medyanın yürüttüğü algı operasyonu ile bu güven erozyonunu Sayın Erdoğan’ın şahsına bağlamaya uğraşıyorlar. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, 16 Nisan referandumundan sonra Yüksek Seçim Kurulu üyelerine, kürsü hâkim ve savcılarına yönelik hakaret dolu suçlamaları hala hafızalarımızda.
Dün gazetemiz Star manşetten çok güzel bir özet verdi:
“Yargının FETÖ işgalinden kurtarılması vesayetçi kesimleri rahatsız etti. Yargıdan iktidar devşirenler, arka bahçeleri gibi gördükleri güç ellerinden gidince isyan etmeye başladılar…”
Öyle ki cibilliyetini bildiğimiz, 28 Şubat sabıkalısı medya, günlerdir Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saygı ifadesi olan selamlamasını, “bel kırma, boyun eğme” diye verip duruyor. Bu medya, 28 Şubat sürecinde Genelkurmay’da Refah Partisi ve Başbakan Erbakan aleyhinde verilen brifinglere koşar adım gidip, generallerle omuz omuza oturup, onların istediği manşetleri atan medya… Bırakınız bel kırmayı, generallere teslim olan medya…
CHP, 28 Şubat’ın sabıkalısı medya ve o dönem Genelkurmay’dan brifing alan, generalleri ayakta alkışlayan yüksek yargı mensupları, cuntacılara destek oldu, “silahsız kuvvetler” olarak Refahyol’un yıkılması için görev aldı. Generallerden talimat almak, yargı bağımsızlığını yok etmiyor mu?
Sayın Yargıtay Başkanı yargıdaki güven erozyonunun iki önemli sebebini de net ifade etti:
1. “Tarihsel süreç içerisinde baktığımızda demokrasimiz, darbelerle kan kaybetmiştir. Üzülerek, ifade etmem gerekir ki bu süreçlerde yargı teşkilatımız da iyi bir sınav verememiştir. Özellikle HSYK yetkisini elinde bulunduran yüksek yargı mensuplarımız, sanki ceza kanununda anayasal düzene karşı işlenen suçları yasaklayan hükümler yokmuş gibi gayrimeşru fiillere sessiz kalmış. Sessiz kalmak bir yana gayrimeşru fiilleri desteklemiş adeta kutsamış ve onlara meşruiyet kazandırmıştır.”
Yüksek yargıdan ilk defa yükselen bu ses; vesayetçilerin emniyet supabı, maşası yapılmış, darbeci zihniyetin aleti olmuş, tarafsızlığını ve bağımsızlığını tamamen yitirmiş yargı zihniyetine indirilmiş tokattır…
Bugün başta CHP ve İstanbul Barosu, adalet aradığını söyleyenler, onlara yandan destek çıkanlar, bu en önemli gerçeği neden hatırlatmıyorlar? Neden yargının temeline dinamiti, darbeleri kutsayan ve meşrulaştıran yüksek yargı mensuplarının koyduğunu, altını çizerek söylemiyorlar? FETÖ döneminin kontrolündeki yargıya, “bağımsız ve tarafsız” diye övgüler düzenler FETÖ'cülerin 15 Temmuz’daki vebali için neden hafıza kaybı yaşıyorlar?
2. Sayın Yargıtay Başkanı, yargıdaki güven erozyonunun ikinci sebebi olarak da, 15 Temmuz darbe girişiminin üniformalı teröristlerden sonra en önemli ayağı olan yargıdaki FETÖ yapılanmasını gösteriyor:
“Emanete ihanet ederek, kamu görevini ve özellikle yargı yetkisini belli bir örgütün amaçları doğrultusunda kullananlara adaletten başka bir borcumuz bulunmamaktadır. Terör örgütüne üye olan hâkim ve savcıların meslekten uzaklaştırılmaları son derece önemli bir başarı olmasına karşın tamamen bir güven mesleği olan hâkimlik ve savcılık mesleğini icra edenlerin yaklaşık üçte birinin terörist faaliyetlerinin odağında yer alması, halkın gözünde yargıya olan güveni elbette sarsacak bir durumdur.”
Bir hâkim/savcı düşününüz ki, kendisini mehdi zanneden Pensilvanya’daki sapıktan talimat alıyor… Bir gazeteci/siyasetçi düşününüz ki bu FETÖ yapılanmasını bağımsız ve tarafsız yargı diye bize yutturmaya çalışıyor…
Bu zihniyet sahiplerini ciddiye alabilir miyiz? Onları samimi bulabilir miyiz?
Türkiye 15 Temmuz’da hakikati gördü. Algı operasyonlarına pabuç bırakacak değiliz…