Cumhurbaşkanlığı Sistemini de içeren Anayasa değişikliği teklifinin Meclis’teki görüşmelerinde birinci maddesi için 347 kabul, ikinci maddesi için de 343 kabul oyu kullanıldı. Maddelere geçilmesi 338 oyla kabul edilmişti.
Bu tabloya göre değişiklik Meclis’te kabul edilecek. Mart ya da Nisan ayındaki referandumda da seçmen iradesine başvurulacak.
CHP’nin ve vesayet odaklarının, AK Parti ve MHP üzerindeki baskılarına rağmen, her iki partinin milletvekilleri dik duruşlarını bozmadı.
Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne karşı aynen 2007’deki gibi bir direniş var. Hatırlanacağı gibi CHP, 2007’de de Cumhurbaşkanını halkın seçmesi ile ilgili Anayasa değişikliğine karşı çıkmış, Meclis’te ortalığı ayağa kaldırmıştı. Yetmedi, Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yaptı. Oradan da netice alamadı. İsminde “halk” kelimesi bulunan parti, halka başvurulmasını istemedi. 2007’de kaybettiler, bu defa da kaybedecekler.
Cumhurbaşkanlığı Sisteminin özü şudur: Ülkeyi yönetecek hükümet, Meclis’ten çıkmayacak. Hükümeti de halk seçecek ve o hükümet, Meclis’te gensoru verilerek düşürülemeyecek… Türkiye, bir daha koalisyonla idare edilmeyecek…
Aynı günde (3 Kasım 2019’da) seçmenin önüne iki sandık gelecek. Birinde Cumhurbaşkanı seçilecek, diğerinde milletvekilleri seçilecek. Cumhurbaşkanı yeni sistemde yürütmenin başı olduğu için, Cumhurbaşkanını seçmek, Türkiye’yi yönetecek ekibi de seçmek olacak. Kısacası, ülkeyi kimin yöneteceğine, TBMM değil seçimlerde millet karar verecek. Türkiye’nin yönetimini, milletinin vekilleri değil, doğrudan milletin kendisi sandıkta belirleyecek.
Batı merkezli öyle bir algı operasyonu yürütülüyor ki, sanki millet bir diktatör seçecek.
Millete güvenmeyen, milletimizi ve değerlerini hor gören, halka tepeden bakan zihniyetin sahipleri panik içinde. Menderes’ten itibaren halkın seçtiklerini hiç beğenmediler. Cumhurbaşkanlığında alkışladıkları Demirel’i bile asker içindeki cuntalara yaptırdıkları darbelerle alaşağı ettiler. Özal’a hiç tahammül edemediler, Erdoğan’ı hiç hazmedemediler… Millet seçti, vesayet; cuntalarla, medyaları ile iş dünyasının ve yarı resmi sendikaların ağaları ile milletin seçtiklerine çullandı. Demokrasi deyip, ülkeye kayıt dışı yönetimle el koyanların devri artık bitecek.
Cumhurbaşkanlığı Sistemi, Türkiye’yi yönetecek insanları doğrudan milletin seçmesidir. Demokrasiye saygısı olan milletten korkmaz, onun verdiği karara saygılı olur. Bakın demokrasi virajlarına, bütün yanlışları sandıkta millet düzeltmiştir. Yeni sistemde siyasetçi vesayet odaklarına değil, millet iradesine yaslanmış olacak. Bunun nesi yanlış?
Güzel bir yola giriliyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ismi üzerinden hareket ederek kimse başkalarının değirmenine su taşımasın. Zira kimsenin, “diktatörlük” iddia ve suçlaması ile yürütülen Batı merkezli algı operasyonunun etkisinde kalıp, seçmenin Sayın Cumhurbaşkanına olan güveni ile oynamaya hakkı yok.
Millete başvuruluyor. Erdoğan, milletin huzuruna bilinmedik, tanınmadık, meçhul Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkmayacak.
“Ya CHP’nin işine yararsa?” sorusu, millete güvensizlik taşıyor, bir… CHP’nin hiçbir zaman millete güven veremeyeceği gibi demokrasi ile bağdaşmayan bir kabule dayanıyor, iki…
Bakarsınız, CHP artık hükümete koalisyon ortağı olarak katılma ve yüzde 25 bandında patinaj yapma rehavetinden kurtulur. Seçmenden teveccüh görebilmenin yollarını arar. İktidar alternatifi olacak bir ana muhalefet partisinin varlığı, demokrasi de için de olmazsa olmaz şarttır.