Bizde VAR uygulamasını, mahalle bakkalı gibi kullanmak isteyenler var. Evde eksik kalmış un, şeker, yağ türündeki temel ihtiyaç maddelerini, deftere yazdırır gibi; sistemden veresiye isteyen isteyene... Neredeyse her faul için, karar düzeltme talep edecekler.
VAR ulufe dağıtma, efkar dağıtma, ortalığı dağıtma, eyyam dağıtma mekanizması değil ki; her avuç açana sadaka uzatsın... Bir hakem, merkezdeki AVAR’ların uyardığı her pozisyonu mutlaka izlemek zorunda değil. İzleme yapmadan oyunu devam ettirme hakları var. Kimileri bu durumu, “Başına buyruk” kalmak diye adlandırıyor. Ama UEFA, “Hakem tercihi” diye tanımlıyor.
Oka, b.ka her şeye VAR istenmez!
***
Maçlarda galibiyetlere 3 puan verme sistemi de sonradan getirildi. Uzun yıllardır uygulanıyor, kimsenin aklına “Galibiyete, eskisi gibi 2 puan verelim” demek gelmiyor.
VAR sistemi de, aynı 3 puan gibi rayına, temeline ve esasına oturdu. Bundan sonra hiç kimse, eski düzene dönme konusunda istek sahibi, teklif sahibi, iddia sahibi olamayacak. Beğenseler de, beğenemeseler de; VAR futbolun olmazsa olmazı olmuştur.
***
İşleyişi ideal mi? Hayır değil... Aksayan ve baş ağrıtan bir yığın noktası var. Bunlar, yenilenen araç motorunun rodojdaki halidir. Alışma devresi hep sancılıdır. Şimdilik buna katlanacağız. Dişliler, zamanla yuvasına oturur.
Ama İstanbul’un üç büyük kulübü; VAR’ı çözüm bulucu olmaktan çok, sorun üretici bir sistem olarak kullanmayı seçti. Dikkat dağıtıyorlar, odak saptırıyorlar, hedef gösteriyorlar... İşlerine geldiği gibi kullanıyorlar.
Bu yolla bir yere varamayız... Teknik olarak dünyanın en çaplı ağını kurup, uygulamada çağ dışı kalmakla karşı karşıyayız. FIFA yöneticileri, “Türkiye VAR’ı kuralına göre değil, kafasına göre kullanıyor” derken, bundan şikayet ediyordu.
Sistemi yalama etmeyelim.