Umarım, bu yazının yayına gireceği 48 saat içinde güvenlik güçleri titiz çalışır, otobüste şortlu bir kadını tekmeleyen o saldırganı bulmuş olurlar. Bulunmuş olsa bile yazıyı ve başlığını değiştirmeye niyetim yok, çünkü anlatmak istediğim bu tür “kendiliğinden” görülen bir olaydan yola çıkarak bu ülkenin fikri ne olursa olsun “vatanseverlerini” uyarmaktır...
Başbakan Yıldırım, son açıklamasında “15 Temmuz ruhu”ndan söz etti, haklıdır, o ruh, ülkenin başına gelen büyük bir belayı püskürtmemizin ruhudur ama, o ruh aynı zamanda, binbir türlü hile ile üzerimize gelen emperyalist ile yerli işbirlikçisinin de bir numaralı hedefidir...
Bilin: Sokaktaki insanın bütünlüğü ve uyumu büyük bir saldırıyla karşılaşacak, daha dün, emperyalist bir işgal harekatını omuz omuza püskürtmüş bir milletin bölünmesi, siyasal fay hatlarının derinleşmesi için elden gelen bütün kışkırtmalar gerçekleşecektir.
Uyarıyorum: Şortlu bir kadına tekmeyle saldırılması, bir meczubun o an karar verip yapacağı bir eylem değildir, saldırıdaki amaç, toplumun yeniden laik-muhafazakar kamplaşması ateşine benzin dökmektir.
Bu ve benzeri olaylara hızlı müdahale edemezsek, bu kez, “aynı kaynaktan beslenen ve aynı hedefe yönelen” bazı insanların tesettürlü kadınlara dönük “intikamcı” yaklaşımlarıyla karşılaşabiliriz...
Tekrar ediyorum: Hedef bellidir ve ülkede yükselmiş olan “15 Temmuz ruhu”nu şu veya bu şekilde bölüp/parçalamaktır.
Sosyal medyaya dikkat!..
Tarık Akan’ın ölüm haberiyle sosyal medyada yaşanılan “iki yönlü kışkırtma” nasıl kural tanımaz bir kampanya ile karşılaştığımızın açık örneğidir. Adam bana tvit atıyor, “bunca saat oldu, hala bir taziye tvitini göremedik” diye. Yolculuktayım, belki de en son öğrenenlerden biriyim. Bir, sana ne, taziye kişisel bir karardır, iki, ölmüş bir insanın ardından siyaset üretme hakkını nereden aldın, üç, sözünü ettiğin şahıs 22 yıldır yazlık komşum, çayını içmişim, sohbetler yapmışım taziye için senin kışkırtıcı tvitine mi ihtiyacım var. Söyledim üzüntülerimi sosyal medyadan, bu kez, bir ölüye bela okuyan mesajlar yağdı...
Biliniz ki, hangi fikri savunuyor görünürse görünsün, hepsi kriptodur ve Tarık Akan gibi toplumun tüm kesimlerinde anılar bırakmış bir insanın ölümü üzerinden toplumsal/siyasal bölünme ve nefret tohumlarını ekmekten başka hiç bir hedefi yoktur...
Tekrar uyarıyorum: Yaşadığımız bu çok hassas dönemde sosyal medyaya çok dikkat edin, hangi fikrin maskesi arkasına saklanmış olursa olsun “nefret söylemlerini” yerleştirmeye çalışanlara mutlaka önlem alın...
“Şortlu kız yerine saldırıya uğrayan bir tesettürlü olsaydı” sorusuyla şekillenen Tarık Akan’ın kaybı sonrasında sosyal medyada sergilenen ayrıştırıcı/nefret suçları ile desteklenen bir kampanyayı gördük, uyanık olmamız gerekiyor...
Demokrasiyi yaşamak...
15 Temmuz, Soğuk Savaş yıllarında oligarşik kabuk devlete dönüşmüş devletimizi yeniden yapılandırmanın yanında, demokrasimizi de yeniden inşa etmemizin miladıdır. Oligarşik devletin o kabuk yapısını gördük, emperyalizm içimize sızdırdığı ajanlarıyla az daha Erdoğan’ı öldürüp, bizi de teslim alıyordu, önümüzdeki dönem, “ama”sız ve “fakat”sız bir yeniden yapılanma dönemi olmalıdır. Ortadoğu’da sırtını diktatörlere dayayan emperyalizm, bu yeniden yapılanma sürecimizin önünü kesmeye çalışıyor, 2 ay önce darbe atlatmış bu ülkeye dönük tüm algı operasyonlarında hala “diktatörlük” kelimesinin geçirilmesi bundandır...
Erdoğan başta tüm siyasilere düşen görev, yeniden yapılanma sürecini “demokratik anayasa” ile taçlandırmaktır. Bunu, PKK, FETÖ gibi terör örgütlerinin yanında bu toprakları günü geldiğinde kolay kontrol etmek isteyen emperyalist/hegemonyacı güçler istemezler!..
Görüyoruz: “Sahte tartışma konularını” tırmandırarak siyasetin/kamuoyunun dikkatini dağıtmaya çalışıyorlar, bu tuzağa düşemeyiz...
15 Temmuz’da işgal amaçlı bir ihaneti püskürten kent orta tabakası evine çekildi, ama soruları/beklentileri çok fazla...
Bu sorular cevaplanacak, beklentiler karşılanacak...
Yani, tarihimizin en büyük ihanetinin sivil-asker tüm unsurları ortaya çıkarılacak, darbe sonrasının başbakanı tespit edilip millete “işte bu adam” denilecek ve millet bir referandumla kabul edeceği demokratik anayasa zemininde 21’nci yüzyıl yolculuğuna devam edecek...
Bu nedenle, milletime tavsiyem: Teröre ve emperyalist maşalığına bulaşmamış fikirlere saygılı olmak, demokratik/meşru tartışma zeminini güçlendirmek zorundasınız...
Bir darbeyi sokakta biz püskürttük, demokrasiyi de öncelikle, sokakta biz kurmak durumundayız...