Önceki gün Silivri’deydik.
ESMEDYA’nın organizasyonu çerçevesinde Star, Akşam, Güneş, 24 TV ve 360 TV ve kurumsal kadromuz olarak, FETÖ konusunda başından bu yana sergilediğimiz dik duruşu, FETÖ ile mücadelenin sembolü haline gelen Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nde tescilledik.
17/25 Yargı Darbesi ile mücadele sürecinin hızlandığı dönemden bu yana Star’dayım.
Başından beri FETÖ ile mücadeleyi, vatan ve millet sevgisinin şartı bildik, elimizden gelen gayreti gösterdik.
Nitekim o dönemlerdeki özel haberlerimiz, tam yerine rast gelen manşetlerimiz FETÖ kurmaylarını çıldırtmıştı.
Yayın yoluyla iftiralarla, hatta tehdit ve saldırılarla bizi susturmaya çalıştılar.
Elbette bunlar bizim için sürpriz değildi ve yolumuzdan dönmedik.
Ama o dönemde bizi “kraldan kralcı” bulan ve “Bu kadar da abartmayın” diyenlerin, 15 Temmuz’dan sonra nasıl “ateşli FETÖ düşmanı” oluverdiklerini de hayretle izledik.
“Neyse ki artık herkes bunların ne olduğunu anladı ve geç de olsa karşılarında tavır aldı”demeyi çok isterdim.
Ama çok üzgünüm...
Salonda tank faresi vardı
Silivri’deki canlı yayından sonra ekip halinde mahkeme salonuna girdik.
15 Temmuz gecesi, kendisini açığa alan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nü işgale giden Mithat Aynacı’nın duruşması vardı.
Dosyasındaki dudak uçuklatacak ayrıntıları okudum.
HTS kayıtlarına göre, o gece onlarca FETÖ’cü ile görüşmüş ve hepsi de tutuklu.
Sanık ifadelerine göre bu Aynacı o gece, “Ankara ve İzmir’i ele geçirdik. Sadece burası kaldı, hava desteği lazım” demiş, askerlere emirler yağdırmış.
Tabii ki bu tank faresi hepsini inkar ediyor. “Darbeyi duyunca ‘yapabileceğim bir şey var mı’ diye Emniyet önüne geldim, hatta ofis telefonlarından Emniyet’teki yöneticileri aradım” diyor.
O numaraların zihninde kayıtlı olduğunu söylüyor ama ne hikmetse kendi telefonunun açılış şifresini hatırlamıyor!
Yani, bütün örgüt mensupları gibi bu arsız FETÖ’cü de duruşmayı tiyatroya çeviriyor ve dört saat boyunca herkesle dalga geçiyor.
Millet destek vermeli
Alınan bütün tedbirlere rağmen, Pensilvanya’dan gönderilen CIA taktikleri, hâlâ koğuşlara kadar ulaşıyor ve mahkeme salonlarında uygulanıyorsa, FETÖ’nün “küresel bir suç örgütü” olduğunu anlamak için başka delile ihtiyaç var mı?
FETÖ davalarını yürüten hakim ve savcılara, şeytanın bile tırstığı bu örgütün hile ve entrikalarına karşı destek verilmelidir.
Bu salonlar, bence olmaması gerektiği kadar demokratik bir ortam.
Bu hakimler, önlerindeki dosya; “bu adam bir vatan hainidir” diye bas bas bağırdığı halde, o hainin yalan ve saçmalıklarını saatlerce sabırla dinliyorlar.
Bu yargı mensupları sürecin sonunda kahraman ilan edilmelidir.
Asıl önemlisi, bu ağır yük sadece onların omuzlarına yüklenmemelidir.
Yargı sürecinin başarıyla sonuçlanması, kamuoyunun desteğiyle mümkündür.
O hakimler hükümeti değil, milleti temsil ediyor. Bu sebeple ancak milletin desteğini arkalarında hissedebildikleri sürece, FETÖ’nün baskısından etkilenmez; adaletli olabilirler.
Unutmayalım ki hakimler de insandır. Onların da aileleri ve duyguları var.
Karşısındaki terörist, “Bir gün devran dönecek ve bugünlerin hesabını vereceksin” diye hayasızca tehdit ederken, o hakimin tek gücü milletidir.
İşte bunun için ESMEDYA grubunun bu duruşu çok değerlidir.
İşte bunun için ülkesini seven herkes orada boy göstermelidir.