ABD’li General Talbot, Türkiye’de darbe yapmak için kendisinden izin isteyen Talat Aydemir’e gülerek bakar:
“Bizden izin mi istiyorsunuz?” diye sorar.
Aydemir o dönem TSK’daki bütün subaylar gibi, ABD Silahlı Kuvvetleri ve CIA’nın izni olmadan Türkiye’de darbe yapılamayacağına bilmektedir. Kanıt olarak da 27 Mayıs darbesinden hemen sonra ABD elçiliğinden milyonlarca doların merkez bankasına gelmesini ve bu parayla memur maaşlarının ödenmesini gösterirler. Dahası Albay Alpaslan Türkeşi’in 27 Mayıs darbesi sabahı Türkiye radyolarındasn, “Nato’ya ve Cento’ya bağlıyız!” demesi bu inancın üstüne tuz biber ekmiştir. Talat Aydemir’de, el pençe divan, General Talbot’tan bu nedenle darbe izni ister!
Genaral Talbot: “Hele bir CIA’ye de soralım. Şu anda onlar yönetiyor ya Türkiye’yi!” diyerek bir kahkaha patlatır. Şaka mıdır ciddi mi, anlamaz Aydemir. Boş gözlerle bakar Amerikalı generale. Toplantı Amerikan Büyükelçiliği Müsteşarı Barneds’in evinde yapılmaktadır. Henüz 27 Mayıs darbesinin üzerinden iki yıl geçmiştir.
“Darbeyi başaracak mısınız?”
Harp Okulu Komutanlığı yapan, kısa boylu, kır saçlı tıknaz adam hiç duraksamadan cevap verir: “Elbette başaracağız!”
Gene Müsteşar Barneds’in evi; aylardan Aralık, yıllardan 1962. Bu kez Talat Aydemir yok; yeni konuklar var. Kim bunlar? Kasım Gülek, Hikmet Belbez ve İsmet İnönü’nün damadı, gazeteci Metin Toker. General Talbot darbe sonrası Türkiye’nin nasıl bir siyaset izleyeceğini merak ediyor. Darbe başarılı olursa Türkiye-ABD ilişkileri nasıl etkilenir acaba?
Metin Toker bir süra sonra generalden yana dönerek, “niye geldiğinizi biliyorum.” der. General sesini çıkarmaz. Herhalde, “darbe olasılığıı araştırmak için buradayım,” diyecek hali yoktur. Toker bakar ki generalden ses çıkmıyor konuşmasını sürdürür:
“Darbe için buradasınız! Darbeyi belki yarın yaparlar ama öbür gün de asılırlar!”
Talbot yerinden fırlar; gözleri faltaşı gibi, sorar:
“Darbe yarın mı??”
“Yarın dediysem sözün gelişi. Yaparlar ve ertesi gün ipe çekilirler.”
Talat Aydemir bu geceden iki ay sonra, 22 Şubat 1962 gecesi peşinde Harp Okulu öğrencileri ve kimi arkadaşları, darbeye soyundu. İnönü, Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları, el birliğiyle darbeyi bastırdı. İnönü, silah bırakması, kan dökmemesi koşuluyla, Aydemir ve arkadaşlarının bağışlanmasını sağladı. Ancak Talat Aydemir darbe yapıp Türkiye’nin gırtlağına çökmeyi kafasına koymuştu bir kez! Yemedi içmedi, 1 Mayıs 1963’de yeniden darbeye kalkıştı. Hükümete darbeden bir gece önce ABD Elçilik Müsteşarı Barneds haber uçurmuştu. Ne MİT’in, ya da o günlerdeki adıyla MAH’ın haberi vardı darbeden ne de Genel Kurmayın. Ama Aydemir gene Amerikalılarını kapısını çalıp izin istemişti. Amerikalılar da hükümetten yana durmayı tarcih etmiş, haber salmıştı İnönü’ye. Soğuk savaşın en civcivli günleriydi ve Washington’un bunca dert arasında bir de Ankara’yla uğraşacak ne zamanı vardı ne de sabrı!!
Talat Aydemir bu kez bağışlanmadı tabi. Mahkemeye verildi, yargılandı ve idam edildi. CIA sekiz yıl sonra, bu kez 12 Mart 1971’de bir kez daha sahneye çıkacak, darbe için bir başka askeri cuntaya omuz verecekti..
(Meraklısına Not: Erdal Şimşek’in “Türkiye’de İstihbarat Savaşları ve MİT” adlı kitaını okumanızı öneririm.)