ABD Ulusal İstihbarat Konseyi 'nin hazırladığı "Küresel Eğilimler 2030" başlıklı raporda "Kürdistan'ın yükselmesi nedeniyle önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin bölünme tehlikesi vardır" söylemi bir dostun ya da müttefikin uyarısı değil ABD'nin stratejik hedefini ortaya koyuyordu. ABD ilk kez 1965 yılında Kürdistan'ın kurulması, Türkiye'yle federal bir çatı altında birleştirilmesi düşüncesini Ankara'nın önüne ta 1965’te koymuştu.
Emekli Amiral Vedii Bilget 24 Şubat 1987’de Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazısında ABD'nin 1965 yılında “Federe Türk/Kürt Cumhuriyeti” için dönemin başbakanı Süleyman Demirel'in ağzını aradığını yazmıştı.
Bilget'e göre bu cumhuriyet Türkiye, İran ve Irak Kürdistan'ını Türkiye'yle federal bir çatı altında birleştirecekti. Gene dönemin Senato üyesi Sadi Koçaş, anılarında ABD'nin Adalet Partisi ve Demirel'i iktidara getirdiğinde bu federe cumhuriyetten söz ediyor ve bunun hemen yapılmasını öneriyordu. ABD bu tasarıyı tekrar 12 Mart'ta, Erbakan hükümetten uzaklaştırıldıktan sonra 1974'te, bir kez de 12 Eylül sürecinde Türkiye'nin önüne koyuyordu.
Ankara'ya 7 Kasım 1986 günü gelen Savunma Bakan Yardımcısı William Taft çantasında ABD'nin Kürt senaryosunu da getirmişti. Özal kesin bir cevap vermezken Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ, böyle bir şeyin olamayacağını kesin bir dille açıklamıştı. Yüzyıl Dergisi'nin 10 Şubat 1991 tarihli "ABD'nin İsrail Tasarısı" başlıklı kapağıyla kamuoyuna duyurduğu habere göre, ABD Körfez Savaşındaki desteğine karşılık Türkiye'ye Kürdistan'ın hamiliğini öneriyordu!
Bu tasarı Çekiç Güc'ün 17 Haziran 1991 tarihli Huzur Operasyonuyla işleme sokuluyor, 36. paralelle Irak'ın kuzeyini uçuşa yasak bölge ilan eden Çekiç Güç, Bağdat'tan kopardığı bu bölgede Kürdistan'ın temelini atıyordu!
Ve Erbakan'la Tansu Çiller'in kurduğu Refahyol Hükümeti, Çekiç Güç'ü bölgeden çıkmaya mecbur ettiği için, o saat hedefe konuyordu.