Rusya’nın ev sahipliğinde Soçi’de toplanan 1.600 Suriyeli delegenin ortak bildirisindeki tek cümle, ülkeyi, Irak’ta olduğu gibi en az üç parçaya bölmeyi hedefleyen ABD-İsrail ittifakına sert bir nota niteliğindedir.
Delegeler, Suriye’nin toprak bütünlüğünü önceledi, “yeni Suriye’nin inşası” için BM Suriye Özel Temsilcisi Steffan De Mistura inisiyatifinde "Anayasa Komisyonu" kurulmasını kararlaştırdılar.
Ortaya çıkan tablo, “siyasi geçiş yönetimini” ve olgunlaştırılacak zemin üzerinde yapılacak demokratik bir seçimle Suriye’nin yeni yönetiminin belirlenmesini öngörüyor.
Rusya’nın planı önemli
Rus hükümeti, Soçi buluşması çerçevesinde ülkenin geleceğine ilişkin önemli mesajlarını verdi:
1- Suriye’nin gelecekte “Nusayri azınlığa” dayanan Baas rejimi ile yönetilmesi, Sünni çoğunluğun siyasi dışlanması “sürdürülebilir” bir durum değildir. Dışişleri Bakanı Lavrov’un, “Suriye’nin geleceğini rejim ve muhalefet diyaloğundan başka hiçbir güç belirleyemez” demesi önemlidir.
2- Putin, Erdoğan ve Netanyahu’dan gelen “Esed’siz geçiş sürecine” bu plan çerçevesinde geçit vermiş görünüyor. Bu durumdan kuşkusuz, en çok rahatsız olacak unsur İran’dır fakat tüm temaslar, Rus yönetiminin Suriye’ye doğrudan sınırı olan iki devletin, Türkiye ve İsrail’in hassasiyetlerini dengelemeye çalıştığını gösteriyor.
3- Bu çerçevede, Rusya’nın, İran’a bağlı askeri yapıların ülkenin güneyinde, ABD destekli YPG/PKK unsurlarının da kuzeyinde kalıcı yapılanmasına izin vermeyecek bir formül geliştirmesi doğaldır. Zaten, bildiride yer alan, “Suriye’deki tüm etnik ve dini yapıların haklarını koruyan, toprak bütünlüğü ve ortak egemenlik zemininde yeni Suriye inşası” cümlesi bunun önemli işaretidir.
4- Bu bir istihbarat değildir, yalnız bir analiz olarak söylüyorum. Süreç, Türkiye ile Rusya’yı bir kez daha önemli bir mutabakata yönlendirecektir: Suriye milli ordusunun yeniden inşası!.. Bu yapılmadan ülkenin toprak bütünlüğünün korunması imkansızdır, bu nedenle Ankara ve Moskova’nın, geçiş sürecinde, rejimin zaten çökmüş ordusuyla ÖSO’yu birleştirmeleri kaçınılmazdır. Bu yeni ordunun silah ve mühimmatının birlikte karşılanması doğru bir karar olacaktır.
5- Bu formülde, ABD desteğiyle herkese meydan okuyan YPG/PKK’nın kalıcı yeri yoktur. Zaten, Suriye nüfusunun yüzde 10’unu oluşturan Kürt nüfusa, ülkenin yüzde 35’inin teslim edilmesi de düşünülecek bir kavram değildir. Kuşkusuz, ABD’nin bu gelişmeyi baltalamak için “kontrollü kaos” planları devreye girecektir. Bu planlarda İran da kendine bir yol bulmaya çalışacaktır. Türkiye-Rusya mutabakatı sağlam durursa, bu saldırgan planlar atlatılabilir. Suriyeli Kürtler de yerli kurumlarıyla barışa kavuşabilirler.
Suriyeli bir lidere ihtiyacımız var
Suriye muhalefetinin 7 yıllık savaş sürecindeki en büyük zaafiyeti, “milli lider” çıkartamamış olmasıdır. Bunda, kendi bölgelerinde kontrolsüz güç geliştirmeye meraklı “savaş baronlarının” sorumluluğu yüksektir. Oysa, Suriye muhalefetinin yeni bir Yaser Arafat’a ihtiyacı vardır. Ne yazık ki, Türkiye de, muhalefet içindeki unsurların kaygan zemininden doğan güvensizlikle bugüne kadar bu tür bir liderin öne çıkmasına çaba göstermedi.
Ama artık, herkesin üzerinde anlaşacağı, Suriye muhalefeti adına konuşacak, dünya tarafından da muhatap alınacak bir Suriyeli lidere ihtiyacımız var.
Bu konuda gereken hassasiyeti göstermezsek, bunu, öncelikle Rusya, onun yavaş kaldığı anda da Amerika ortaya çıkaracaktır.
Her iki devletin öne çıkaracağı ismin Türkiye’den çok bölgesel diğer aktörlerden ya İran ya da İsrail’e yakın olacağına kesin gözüyle bakmak durumundayız.
Enveroviç’ten önemli uyarı
Rusya Ulusal Güvenlik Akademisi Başkan Yardımcısı Talat Enveroviç Çetin, Farklı Görüş programımda Moskova’dan önemli uyarılarda bulundu: Türk basını sürekli Washington’daki neo-con/Siyonist lobiden ve bağlantısındaki FETÖ’den söz ediyor. Aynı risk Moskova’da da var. Ermeni lobisi ve FETÖ ittifakı burada Yahudi lobisinin şemsiyesi altında Putin yönetimini etkileyecek güçte. Medyada yer alan Türkiye aleyhtarı haberlerin de kaynağı bu ittifak. Türkiye, mutlaka Moskova’daki lobisini güçlendirmeli ve diaspora lobilerine karşı mücadele vermeli.
Bu sözler bir alarmdır ve pazartesi günü 3 saat süren Putin-Netanyahu görüşmesinde nelerin konuşulduğunu kimse bilmiyor.
Suriye muhalefetinin Türkiye ile güçlü gönül bağı olan liderini bulmak, geniş mutabakat ile dünyaya tanıtmak bizim işimiz olmalı.
Erdoğan Türkiye’nin lideridir, Suriye’deki meşru ve kabul edilebilir muhatabı kim?
Bu soru önemli.