"Ben kimi Ermenilerin bağımsızlık sevdasına şaşmıyorum, hele de büyük devletlerce sürekli tahrik edildiklerini bildikten sonra..Ancak kaçıp Avrupa'ya sığınan, bana kara çalmak, sövmek için gazete çıkaran Jön Türklerin, Ermeni komitacılarıyla işbirliği yapmalarına, hatta onlardan para almalarına hala şaşırıyorum! Hem Osmanlı ülkesini parçalamaktan kurtarmak istediklerini söylüyorlar hem de parçalamak isteyenlerle iş birliği yapıyorlar! Anadolu'nun göbeğinde bir Ermeni devleti kurmak vatan severliğin kanıtı mı olacaktı?" (Abdülhamid'in Anılarıİsmet Bozdağ)
Abdülhamid Han'a kara çalmak, ona hakaret etmek hünerden sayılmıştı ta 1950'ye kadar. DP iktidarıyla, ilk dönemde, basının üzerindeki baskı kalkmış, olumlu olmasa bile en azından nesnel içerikli yazılar yayınlanmaya başlamıştı. Tarihçi Kemal Karpat, Abdülhamid'i "şaşırtıcı derecede çok yönlü ve zıt uçları birleştirebilen ender devlet adamlarından biri" olarak değerlendirmişti. Ancak Abdülhamid dönemini ciddi anlamda ve kapsamlı biçimde inceleyen "Evvel Zaman İçinde Tarihimizde Hayal Olmuş Hakikatler" adlı yapıttır.
"Avrupa milletinin laboratuarlarına imreneceğine kılık-kıyafetine imrenen Batı delisi şaşkınlar" diye nitelendirdiği İttihat ve Terakki'nin, Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak isteyen devletlerle iş birliğine girmesini, bunu da vatanı kurtarmak adına yaptıklarını söylemesine inanmıyordu. Yıllarca Rum ve Ermeni Ortadoks kiliselerinin birleşmesini engellemk için uğraşan ve başarılı olan sultanın hemen ardından İttihatçılar bu iki kilisenin birleşmesini engelleyen bütün yasaları yürürlükten kaldırmış, ardından da Balkan savaşı çıkmış, başta Edirne, Trakya'da nice toprak elden gitmişti!
Dünyaca tanınmış, Toplum Bilimci Şerif Mardin Abdülhamid dönemini uzun süre incledikten sonra şöyle demiştir: "Sultan Abdülhamid dönemini genellikle gericilik ve baskı dönemi olarak değerlendiririz. Böyle bir görüş gerçeği çok sınırlı bir biçimde yansıtmaktadır. Enver Ziya Karal'ın ilk kez ortaya koyduğu Abdülhamid döneminin aslında bir ilerleme ve gelişme dönemi olduğu görüşü daha önce de anlatılmıştı. Bu gün yapılan her araştırma Abülhamid döneminin, bir açıdan çok önemli bir 'modernleşme' dönemi olduğunu daha açık bir biçimde göstermektedir. " (Şerif Mardi, Türkiye'de Toplum ve Siyaset s 215)
Hollandalı tarihçi Eric Jan Zürcher, Necefzade'nin de belirttiği gibi İttihatçıların özgürlüğü kendilerine alıp halka vermediklerini yazar. İttihatçıların ne yaptıklarını bilmediklerini ve yanılgılarının bedelini çok ağır ödeyeceklerini, Abdülhamid onlara açıkca söyler. İngiliz ve Fransız Parlamentolarından örnekler verir mecliste 127 Türk kökenli milletvekiline karşılık 139 Rum, Ermeni, Arnavut, Arap vb milletvekili olduğunu görünce: "İngilizlerin meclisinde bir Hintli, Afrikalı, Mısırlı, Fransızlardaysa bir Cezayirli milletvekili var mıydı ki siz böylesi bir meclis kuruyorsunuz?"
Gerek Avusturya-Macaristan Prensi Matternich gerekse de Alman birliğini kuran Bismark şöyle demiştir, meclisin bu yapısını görünce: "Daha önce Abdülhamid meclisi kapatmış iyi de etmişti. Bakınız bir devlet tek bir miletten oluşmadıkça, parlemento devlete ve milete zarar getirir." (İlhan Bardakçı, İmparatorluğa Veda s. 135) Abdülhamid dönemiyle günümüz arasındaki benzerlikleri vurgulamaya devam edeceğiz efendim.