Büyük bir harekattayız. Sahada Mehmetçik adeta destan yazıyor. Ama sadece onların kılıcının keskin olması yeterli değil. Bakın gözümüzün önünde Amerika senelerdir bizim coğrafyalarda operasyonlara imza atıyor. Ne yapıyor dikkat ettiniz mi? Medyasıyla algıyı tahkim ediyor. Kanaat önderleriyle entelektüel çevreleri ülkesinin haklılığına inandırmaya çalışıyor. Şarkıcısıyla futbolcusuyla, sinema yıldızıyla el birliği içinde dünyanın en haksız savaşlarında dünyayı haklı olduğuna ikna etmeye çalışıyor. Biz ise zaten apaçık terörle mücadele ederken, işgalci ülke ithamına maruz kalıyoruz. Sadece teröristleri vururken etnik temizlik yaptığımız yalanı dünyayı dolaşıyor. Bu algıyı ortadan kaldıracak olan ise işte ABD’nin de kullandığı propaganda silahları. Başta da medyamız. Dünyaya Türkiye’den seslenen iki büyük televizyonumuz var. Biri A News diğeri TRT World. Ve bakın arka arkaya ikisi de bizden görünen bazı çevreler tarafından hedef alındı. Dikkat edin bu tesadüf değil. Böyle kritik günlerde yalancı/sahtekâr batıya yayın yapan iki kurumun sistemli biçimde hedef alınması elbette bir servis operasyonu. CIA, bazı teşne tipleri, kendileri bile farkına varmadan öyle güzel kullanır ki, o salak takımı kendi fikri zannettiği sözleri çıkıp savunmak zorunda kalır. Uyanık olalım.
Harekata ilişkin doğruların asıl dışarıdan anlatılması lazım
Dünyaya derdimizi doğru anlatmak kuşkusuz önemli. Fakat anlatan biz olduğumuzda etkisi sınırlı oluyor. İzliyorsunuz Prof. Dr. Gülnur Aybet’i değil mi? Resmen tek kişilik dev kadro. İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun. Hem twitter hesabından yayınladığı sarsıcı videolarla hem de batı medyasında yayınlanan makaleleriyle oluşan algıyı kırmaya yönelik çok büyük bir çaba sarf ediyor. Ama asıl dışarıdan birilerinin bir şeyler anlatması gerek. Bunun için de lobi gücü yüksek adamların taşın altına elini koyması gerekiyor. ‘Şu yıldız benim kankam’, ‘bu futbolcuyla öğle yemeğinde beraberdim’ diye 24 saat hava atan adamlarımız nerede? Bir kasap vardı hani, La Casa De Papel’i kapatacak gücü vardı. Onu et şapşaplarken görmeye dünya yıldızları geliyordu. Söylese bir ikisine de twitter hesaplarından lehimize iki cümle yazsınlar ya. Dünyanın dört bir yanındaki televizyonlarda reyting rekorları kıran bir televizyoncumuz vardı. Ada’da mı ki acaba? Sesi çıkmıyor. Tanımadığı futbolcu yok diyorlardı. Neyse bugünler turnusol günleri. Hepimiz notlarımızı alıyoruz.
HDP’ye yapılan operasyonlar; ‘yetmez ama evet’
Eski HDP’li bir kaybetmiş Londra’da kötü İngilizcesiyle bağırıyor. Bu ülkenin seçilmiş liderine ‘katil’ diyor. ‘Diktatör’ diyor. ‘Faşist’ diyor. Normal bir ülkede bu adam havaalanından geçemez. Ülkeye ayakkabısının ucu değdiği anda tutuklanır. Delikanlı diyorum benzer sözleri bir DEAŞ’lı Macron için dünyanın herhangi bir yerinde söylesin. Bakalım Paris’i daha rüyasında bile görebiliyor mu? Bakın daha çok yeni İspanya’da Katalan liderlerin yargılandığı mahkemeden karar çıktı. Terörle bağları nedeniyle değil. Sadece referandum yaparak yasal statü elde etmek istedikleri için ağır hapis cezalarına çarptırıldılar. Ankara’daki PKK temsilcilerine tek bir söz söylediğin zaman ortalığı ayağa kaldıranlar, Batı’nın bu çifte standardını görmedi bile.
ABD’deki tek malımız FETO, onu da oradan alacağız
ABD’nin o ülkedeki mal varlıklarını dondurduğu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, 2 Ağustos 2018’de verdiği cevap dün yeniden hatırlandı. O günlerde ABD bir kez daha malvarlığını dondurma kararı aldığında Soylu demişti ki; “ABD’de bir malımız var, FETO. Onu da oradan alacağız..” Soylu’nun pozisyonunda bir değişiklik yok..