Taş demir, çimento, tuğla... Ne yaparsanız yapın, işin özü insan kaynağı. Söz konusu turizm olduğundaysa akla gelen ilk ve en önemli unsur turizm çalışanlarımız.Türk turizminin geleceği ve yükselişinde arzu ettiğimiz maddi manevi hedeflerimize ulaşmak için en önemli kriterlerimizi oluşturan faktörlerin başına insan kaynağımızı koymamız gerekiyor. Neden derseniz, dünya turizm endüstrisinde deülkeler arasında kıyasıya bir rekabet var.
Türk turizminin en önemli avantajı ve farkı efsanevi Türk misafirperverliği. Bu avantajı farkındalığa turizmin her alanında çalışan milli ve yerli duygularla beş duyuyu harekete geçiren profesyonel turizm çalışanlarını Türkiye’nin babayiğit evlatlarını turizm sektörünün acilen sürdürülebilir şekilde kazanması adeta turizmde insan kaynağı seferberliği başlaması Türk turizminin geleceğinin teminatı olacaktır. Bu doğrultuda yurtiçi ve yurtdışında 25 yıldır kalifiye turizm insanlarının turizm işletmelerine kazandırılmasının ne kadar önemli olduğunu mesleki tecrübeleriyle anlayan öğretici bir turizm profesyoneli olan Port Cratos Yiyecek İçecek Müdürü ErolKaraduman ile bu hassas konuyu değerlendirdik.“Geçmişe özlem duyuyoruz Alper Bey” diyerek biraz ver yansın biraz da öz eleştiriyle turizmde geleceğe güven için görüş, öneri ve tecrübelerini objektif bir şekilde bakın nasıl dile getirdi:
YABAN ELLERE BIRAKIYORUZ
"Özlüyoruz, inanın turizmin geçmiş dönemlerini çok özlüyoruz. Bahsettiğimiz özlenen süreç yaklaşık 25 yıl. Bu güne kadar turizm üzerine yazılmış, tespiti yapılmış, birçok anekdot ortaya konabilir. Bu doğruların uygulama aşamasındaki tutarsızlığı sebebiyle askıda kalmış, kararı verilmemiş bir çok alt yapısal konunun üzerini daha ne kadar örtecek ve görmezden geleceğiz. Her ne kadar yeterli potansiyelde turist misafir sayısı olduğu söylense de etkili ve yetkili ve uzman turizm otel çalışanı bulmanın samanlıkta iğne aramak haline geldiği bu dönemlerde çok şükür ki imdadımıza bazı ithal ülke vatandaşları yetişti ki sormayın gitsin. Milli olacağız derken milli turizmimizi yaban ellere bırakıyoruz. Peki hep övündüğümüz konu neydi 'Turkish Hospitality’. Türk misafirperverliğini yaban ellerden umut edersek, doğru bir yapılanma olmayacak ve yıllar sonra ne derece yanlış hamleler yaptığımızın acısını hep birlikte yaşayacağız. Turizm otelcilikten umudunu kesmiş üstatlar ve erdemliler birliği yedek kulübesindeki 10 numara kıvamında kenarda beklemektedirler. Mutlaka turizm camiasında çevrenizde bu niteliklere uygun kimseleri tanıyor veya anımsıyorsunuzdur."
PEKİ NEDEN KENARDA BEKLİYORLAR
"Çünkü 25 yıl öncesinde bu meslek tamamı ile profesyonelce ve büyük bir disiplin içerisinde yapılırdı, şu anda birçok işletmenin kurmaya ve oluşturmaya çalıştığı (SOP) standart operasyon prosedürleri o dönemlerde çalışan karakterlerin meslek anlayışında doğal olarak vardı. hepsi tepeden tırnağa prosedür idi çünkü mesleklerinin en iyileri ve idol kişilerdi. Onların bu mesleğe bu derece profesyonel yaklaşmalarına temel sebepler neydi diye sorarsanız: Yaptıkları işte kendilerini mesleğe adamışlar ve bir yaşam biçimi olarak kabul etmişlerdi.Peki şimdi , Şimdiler de bir çok kişi için hobiden öteye geçmiyor, geçemiyor hiçbir standardı bünyesinde kabul etmiyor ,edemiyor. Çünkü bu meslekte kendisi için gelecek göremiyor, gelecek göremediği için gereksiz bilgi olarak nitelediği bir çok prosedürü balık hafızası lobuna atıyor. Dolayısı ile turizm camiası içerisinde yer eden bu kişiler ilerleyen yıllar için eğitilemiyor ve üzerine yatırım yapılamıyor. Lafı çok uzatmadan sadede gelelim isterseniz aslında ne olması gerektiğine ve ne yapılması gerektiğine .Konu aslında çok basit bahsi geçen 25 yıl öncesinde bir işçinin oğlu muhterem babasının o dönemlerde kazandığı paranın stajyer komi vasfıyla tam 3 katını kazanıyordu ise durumun vahametini siz anlayın."
DAMGAMIZI VURALIM
Diyeceksiniz ki bu problemin hepimiz farkındayız çözüm nedir? Yüzde 10 Service Charge (garsoniye) sistemini geri getirelim. Hatta bunu devlet eli ile anayasa kitapçığına alalım ve insanlar bu meslek üzerinde bir ömür geçirebilecek hayaller ve umutlar beslesin. Kısa ve orta vadeli çözüm arıyor isek mesleğe taze kan pompalamak icap ediyorsa durum tamda bahsettiğim üzeredir. Ulusal turizm politikamızda acentelere sağladığımız kişi başı destekler, vergi indirimleri, havalimanı ve uçuş desteklerini yapabiliyor isek Turizmin aort damarı olan personellerimiz için de ilerleyen yıllara daha güvenli bakmalarını sağlayabiliriz. Çünkü on yıllarda geçse de turizmin merkezinde hep insan vardı ve var olacak. Lafın özü, haydi gelin insana yatırım yapalım ve geleneksel Türk misafirperverliği ile dünya turizminin geleceğine damgamızı vuralım.