Diktatörlere karşı Arap halklarınındevrim diye nitelendirdiği direnişine batı Arap Baharı adını verdi. Ancak bu baharı yine batı kendi elleriyle kışa çevirdi.
Mısır’da, Libya’da, Yemen’de ve Suriye’de tam bir kaos ortamı oluştu.
Bu kaosun sorumlusu dindarlar iktidar olacak endişesiyle hareket eden batıdır.
Eğer kararı o ülkelerin halklarına bıraksalardı sorun kısa sürede çözülecek ve milli irade egemen olacaktı.
Tıpkı Tunus’da olduğu gibi.
***
Tunus’da zengin petrol yatakları bulunmadığı için ve çevresindeki emperyalist çevreleri o kadar rahatsız etmediği için ağır müdahalelere maruz kalmadı.
Evet kimi engellemeler oldu ancak Tunus siyasi önderlerinin hikmetli tutumlarıyla bu engeller aşıldı.
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle de Tunus, Arap halklarının demokrasiyi başaramayacakları önyargısını yerle bir etti.
Sadece demokrasi dersi vermedi Tunus halkı, aynı zamanda siyasi hareketlere de unutulamayacak bir ders verdi!
***
Tunus’un en organize ve en güçlü hareketi Raşid el Ğannuşi’nin liderliğini yaptığı Nahda İslami hareketidir.
Nahda, devrim başarıya ulaştığında parlamentoda çoğunluğu elde etmesine rağmen iç ve dış kamuoyunu tedirgin etmemek için cumhurbaşkanlığına aday göstermemişti.
Devrimden 8 sene sonra yapılan seçimlerde artık aday göstermesinin vakti geldiğini beyan ederek ilk turu Eylül ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine kendi milletvekili ve parlamento başkanı olan Abdulfettah Moro’yu aday gösterdi!
***
15 Eylül’de ilk turu yapılan seçimlere 26 aday katıldı. Adayların hiçbiri salt çoğunluğu elde edemediği için ikinci tura kaldı.
Fakat seçim sonuçları siyaset dünyasını şok etti.
Çünkü ülkenin en büyük partisi Nahda dâhil siyasi parti adaylarının hepsi birinci turda elendi!
İkinci tura partisi olmayan ve sermayesi bulunmayan bir anayasa profesörü olan Kay Said (%18.4) ve bir medya patronu olan Nebil Kuravi (%15.58) kaldı.
13 Ekim Pazar günü yapılan ikinci turda Nahda’nın da destek verdiği Kays Said %76’lık bir oranla cumhurbaşkanı seçildi!
***
Kays Said kazandı ama bu zafer aynı zamanda sosyal medyanın zaferi sayılır.
Kays Said bir akademisyen. Teşkilatı yok, sermayesi yok, koşturacak kadrosu yok.
Ama onu diğerlerinden farklı kılan bir kişiliği var.
Bu kişiliğini sosyal medya üzerinden topluma aksettirince en büyük siyasi partiye bile fark attı.
Dürüstlüğüyle, samimiyetiyle ve kitleleri etkileyen hitabetiyle Tunus’un kalbini fethetti.
Attığı tivitler yaptığı konuşmalar ve toplumun değerleriyle bütünleşen düşünceleri onu örgütlü siyasilere karşı tek başına iktidar yaptı.
***
Kays Said öyle bir hatip ki konuşunca herkes susuyor. Tok bir ses, fasih bir Arapça ve içi dolu ve düzgün bir söylem. Arapça bilmeyenler bile Said’i dinlese ses tonundan vurgularından ve tınısından eminim tıpkı kaliteli bir müzik dinleyen gibi zevk alacaktır.
Arap liderlerini 50 yıldır takip ediyorum ve dinliyorum. Şimdiye kadar hitabeti en etkileyici lider Enver Sedat idi. İçeriğini beğenmesem de adamı zevkle dinlerdim. İkincisi Kays Said oldu. Kays Said, Sedat’tan daha etkili bir hatip ve üstelik içeriği dolu bir söyleme sahip.
Tunusluları da etkiledi.
Seçildi.
Şimdiye kadar hitabeti ve kişiliği kendisine hep kazandırdı. Bundan sonra icraat dönemi başlıyor.
Hitabeti kadar icraatı da etkili olacak mı orasını göreceğiz.
Temennim böyle dürüst ve etkili bir liderin başarılı olması ve Arap dünyasına örneklik teşkil etmesidir.
Tunus’a ve tüm Arap ülkelerine hayırlı olsun.