Trump’ın, “Türkiye Kürtleri vurursa, onları ekonomik olarak yıkıma uğratırız” açıklaması, Türkiye karşıtı çevrelerde heyecan uyandırdı...
“Türkiye karşıtı çevreler”e CHP’yi de dâhil edebilir miyiz?
Bugün anlayacağız...
Bugün illa ki “grup toplantısında” konuyla ilgili bir değerlendirme yapacaklardır...
Daha önceki değerlendirmeleri umut vermiyordu... “DEAŞ’la savaşmak size mi kaldı?” diyorlardı.
Bunu kim söylüyordu?
CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu...
Hatırlayalım:
Kılıçdaroğlu, geçen yıl, Amerika’nın terör örgütüne binlerce TIR dolusu silah göndermesini güya eleştiren bir açıklama yapmış, kabahatin çoğunu yine Türkiye’ye yüklemişti.
Şöyle demişti:
“Silah göndermeyin terör örgütlerine dedik, silah gönderdiler. Aynı olayı Amerika yapıyor. Buradan uyarmak bizim namus borcumuzdur. İnsanlık bizim temel forumumuzdur diyorsanız, ne PKK'ya ne onun uzantılarına, ne DEAŞ’a, ne onun uzantılarına silah göndermeyin.”
Açıklamadaki “yalvarma” tonu dikkatinizi çekmiştir.
ABD’ye adeta “lütfen” diyor, “Lütfen terör örgütlerine silah göndermeyin...”
Dahası, “terör gruplarına silah gönderen ülkeler” listesine Türkiye’yi de dâhil ederek, bölgede bir terör devleti kurmaya çalışan Amerika’nın cürümünü yumuşatıyor...
Silah göndermeyin demişmiş, göndermişlermiş... Aynı şeyi Amerika yapıyormuş...
Namuslu ve onurlu bir insan iddiasını kanıtlar; Türkiye’nin DEAŞ’ı silahlandırdığına dair ikna edici deliller sunar ve “aynı şey” diye toleransla baktığı ABD cürümünü (PYD’nin silahlandırılmasını), başkasının “muhayyel” cürümü üzerinden meşrulaştırmaz.
Fakat bunlar, “normal insanlar” için geçerlidir...
“Yalan”ı sistematik hale getirmiş ve arkadaşlarına “iftira fonu” kurduran Kılıçdaroğlu’dan söz ediyoruz...
Elbette, iddiasını kanıtlamak gibi bir yükümlülüğü bulunmuyor.
Hülasa...
Kılıçdaroğlu “Amerika’ya itiraz ediyormuş gibi” yaparak, özetle şunu söylüyordu:
“Sen DEAŞ’ı silahlandırırsan, Amerika da PYD’yi silahlandırır.”
İlginçtir, “Türkiye, DEAŞ’a silah gönderiyor” kabulü üzerine siyaset bina edenler (başta Kılıçdaroğlu CHP’si ve FETÖ olmak üzere) bu iddialarını kanıtlayamadılar.
Sonra da dönüp, “DEAŞ’la savaşmak size mi kaldı?” demeye başladılar.
Kılıçdaroğlu’nun iki hafta kadar önce grup toplantısında söyledikleri ibretliktir...
Özetle, “ABD Suriye’den çekiliyor diye bizim girmemiz mi gerekiyor? DEAŞ’la savaşmak için neden Mehmetçiği gönderiyoruz? DEAŞ’la savaşmak bize mi kaldı?” demişti.
Aklı sıra Türkiye’yi korumuştu... “Fırat’ın doğusunda işimiz ne?” diyemediği için, bugüne kadar hiçbir savaşına destek vermediği Mehmetçiği öne sürmüştü...
Trump’ın, “Türkiye Kürtleri vurursa, onları ekonomik olarak yıkıma uğratırız” açıklamasını fırsat bilip, PYD/YPG lehine bir pozisyon oluşturur mu?
Bunu yapacaktır.
Daha doğrusu, “Niye silah bıraksınlar ki? Onlar işgale karşı vatanlarını savunuyor...” dediği PYD/YPG’yi, bu kez Trump’ın açıklamaları üzerinden meşrulaştıracaktır.
Trump’ın Kürtlerinden (yani PYD/YPG terör örgütünden) kaçan yüz binlerce Kürde sığınma imkânı sunduğumuzu bile bile yapacaktır bunu.
Demedi demeyin!