Temsilciler Meclisi’nde Demokratlar sekiz yıl sonra ilk kez çoğunluğu ele geçirdi. Trump artık her istediği kararı meclisten geçiremeyecek, dolayısıyla zafer bunun neresinde diye sormak bile gerekmiyor. Seçim sonrası yaptığı basın toplantısında bundan böyle Demokratlarla da çalışmayı umduğunu söylediğine göre belki bu yeni durumu bir zafer olarak değerlendirmiştir.
Ancak Demokratların Trump’la çalışmaya niyetleri var gibi gözükmüyor. Zira ara seçimlerde Demokratlara giden oylar, adayların vaatlerinden çok “Trump” karşıtlığına dayandı. Trump’ın ABD’yi güçlendireceğim diye yaptıklarını ABD’yi en azından değerler düzeyinde gerilettiğini savunan adaylar, Meclis’te çoğunluğun kazanılmasını sağladı.
Trump için “ideal Amerikalı”, beyaz, orta sınıf beyaz yakalı, iki üç çocuk bir köpek sahibi, bahçeli bir evde oturan, pazar günleri “beyazların” kilisesine ailesiyle giden bir erkek. Temsilciler meclisine giren Demokratlar arasında ise bu tanımın tam karşısında yer alan bir çeşitlilik söz konusu. Öncelikle belirtelim, ilk kez çok sayıda kadın aday seçimi kazandı. Başörtülü, başörtüsüz Müslümanlar, beyaz ve beyaz olmayanlar çoğunluğu aldılar. Böylece Trump’a ABD’nin çeşitliliğin ülkesi olduğunu hatırlattılar.
Senato’ya sarılma
Kongre’nin diğer kanadı olan Senato’da ise Trump’ın gücünü artırdığı gözüküyor. Bununla birlikte, Senato’nun 100, Temsilciler Meclisi’nin ise 435 kişiden oluştuğu hatırlatılmalı. Ayrıca Senato seçimleri sonrasında Trump’ın nerelerden oy aldığına bakıldığında bazı değişimlerin yaşandığı da görülebiliyor.
ABD’nin orta kesimlerinden oy alan Trump’ın bu seçimlerde kırsal kesimdeki desteğinin azaldığı görülüyor. Bu değişim, gelecek dönemlere dair önemli bir işaret sayılabilir.
Seçimlere katılım oranının yüksek olması ise iki yıllık Trump dönemi için bir tür referandum niteliğinde oldu. İktidara gelmesinden bugüne kadar geçen dönem içinde yaptıklarının halk tarafından test edilmesi söz konusu oldu ve görünen o ki halk o kadar da halinden memnun değil.
ABD ekonomisinin gayet iyi gittiği bir dönemde bu sonucun alınması, ekonomik verilerin alt alta sıralanmasının kendi başına büyük anlamlar ifade etmediğini de bir kez daha gösterdi. Zira ekonomik verilerin iyi olması, her kesimin yaşam kalitesinde aynı oranda artış sağlanacağı anlamına gelmiyor. Tam da bu nedenle Demokrat adaylar ABD’deki eğitim ve sağlık alanlarında reform gerektiği gerekçesiyle oy aldılar.
Azil sürecinden kurtulma
ABD’de seçmenin dış politikaya bakarak oy kullanmadığı sıklıkla ifade edilir. Bununla birlikte, Trump’ın iki politikasının seçmen üzerinde dolaylı etkisi olduğu ileri sürülebilir. Bunlardan biri, Suudi veliaht Prens Salman’la ilişkisinin Kaşıkçı cinayeti nedeniyle skandala dönüşmesi. Diğeri ise Rusya ile olan ve hali hazırda davalara konu olan ilişkisi.
Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu kaybetmesinin Trump açısından sıkıntı yaratacağı açık, zira bu iki konunun üzerine gidilmesi için uygun zemin var. Trump’ın yargılanması mümkün olabilecek, ancak görevden alma hayata geçemeyecek. Zira herhangi bir Temsilciler Meclisi üyesi, Trump’ı vatana ihanetle suçlayıp azil sürecini başlatabilir, Meclis Adalet Komitesi’nden oy çokluğu ile karar çıkarsa, Temsilciler Meclisi bunu basit çoğunlukla kabul edebiliyor. Ancak azil sürecinin tamamlanması için Senato onayı da lazım ve bu kompozisyona göre süreç Senato’da durdurulur. Dolayısıyla Trump, Senatörlere çok bağımlı hale gelmiş vaziyette.