Britanya’da önce İngiltere isimli aşırı sağcı ve ırkçı bir grup var. Böyle bir yapının herhangi bir Avrupa ülkesinde bulunması şaşırtıcı değil. Ancak örgütün başkan yardımcısı Jayda Fransen’in Twitter hesabının ABD başkanı Trump tarafından takip ediliyor olması şaşırtıcı. Fransen, İslam karşıtlığını körüklemeyi amaçlayan propaganda videolarını Twitter hesabından yayınlayan biri. Trump, bu videolardan bazılarını, çok beğenmiş olmalı ki, kendi resmi Twiter hesabından yayınladı.
Videolardan birinde bir Müslüman göçmenin koltuk değnekli bir Hollandalı'yı dövdüğü, bir diğerinde, yine bir Müslüman’ın Hz. Meryem heykelini tahrip ettiği gösteriliyor; başka birinde ise Müslüman biri kendi çocuğunu çatıdan atıp öldürüyor.
Bu türden görüntülerin üst üste yayınlaması halinde izleyenler üzerinde ne türden etkiler yaratacağı açık; zaten amaç da bu. Ne yazık ki etkilenenlerden biri ABD Başkanı olmuş. Muhtemelen söz konusu görüntülerde ima edilen içerik ile Trump’ın anlam dünyası arasında fazla bir mesafe bulunmuyor. Ancak burada vahim olan, Trump’ın düşünce yapısından çok, bazı videolar yoluyla başkanın “dolduruşa” getirilebiliyor olması.
Her ağızdan başka ses
Trump’ın en son kiminleyse onun görüşlerinden etkilendiği iddia ediliyor. Bu doğru ise Amerikalıların işi zor demektir. Ancak bu olumsuzluğun Trump’ı bazı konularda ikna etmek isteyen kişi ve devletler açısından yol gösterici olması mümkün. Demek ki, peşinin hiç bırakılmaması gereken bir lider; sürekli görüşmek, anlatmak, konuşmak bazı konularda sonuç getirebilir.
Bununla birlikte, dünyanın en güçlü ülkesinin başkanının yanından en son ayrılanın sözlerini kulağında taşıdığının iddia edilmesi, oldukça sorunlu bir durum. Ayrıca, Trump’ın ABD’nin küresel faaliyetleri hakkında da fazla bilgisi olmadığını gösteren epeyce karine buluyor. Bunun için sadece “Biz neden Suriye’ye girdik, anlamıyorum” ifadesi bile kanıt sayılabilir.
Trump, Türkiye ile hiç bu kadar yakın olmamıştık diyor, bir başka yetkili çıkıp Türk-Amerikan ilişkileri tarihteki en krizli günlerinde açıklaması yapıyor. Trump, PYD’ye yardımların kesilmesini öngörüyor; Pentagon tam tersini açıklıyor. Kuzey Kore, sürekli füze denemesi yapıyor; ABD’li yetkililer savaş olasılığının yıkıcılığı ile karşılık verirken Trump, K. Kore devlet başkanına, kısa ve şişman, roket adam ya da hasta köpek yavrusu şeklinde yanıtlar veriyor.
Kifayetsizliğin riski
Bugün sadece Türkiye’nin değil, dünyadaki tüm devletler açısından ortaya çıkan temel sorun, ABD’yi kimin yönettiği sorusuna tam bir yanıt alınamamasıyla ilgili.
Her devlet, yasal ve meşru başkanı muhatap alıyor; bundan daha doğal bir durum yok. Başkan’la yapılan tüm görüşmelerden elde edilen sonuçlara göre de devletler kendileri için bir yol haritası çiziyor. Ancak Başkan’ın kendi sözlerini politikaya dönüştürme olanağının sınırlı olduğu ortaya çıkınca, yol haritaları da sürekli değişiyor.
Trump ABD’de iktidar olup muktedir olamamış olabilir. Ancak onun yerine kimin “esas oyuncu” olduğunu görmek de kolay değil. Bir yanda başkan yardımcıları, bir yanda “yakınları”, bir yanda istihbarat kuruluşları, öte yanda Pentagon var. Trump’a iş yaptırmayarak onu tez zamanda koltuğundan etme konusunda ittifak yapmış olabilirler. Ancak Başkan’dan doğacak boşluğun nasıl doldurulacağı konusunda kıyasıya bir iç mücadele olduğu söylenmeli. Dolayısıyla ABD’den söz ederken hangi ABD sorusunu unutmamak ve Trump’ın kendisini kurtarmak için K.Kore’de çılgınlığa kalkışma ihtimalini akılda tutmak gerekiyor.