Trump’ın yemin töreninden bir detay, Amerikan medyası başta, dünyada -nedense- gözden kaçırıldı. Yeni başkan, Amerika içindeki düşmanlarıyla dünyanın tüm uluslarına “meydan okuma” olarak adlandırılabilecek konuşmasının bir yerinde şöyle hafifçe geriye doğru baktı, orada görevli nöbetçi askerler tam arkasındaki kapıyı açtılar. Önden, elinde şemsiye taşıyan bir Amerikan Deniz Piyadesi subayı indi, tam, 16 saniye sonra ise Amerikan ordusunun bütün güçlerini temsil eden orta düzeydeki subayların inişi görüldü. Bu üniformalılar, yeni başkan konuşmasını yaparken 45 saniye arkasında durdular, sonra bir komutan geldi, görevlerinin bittiğini, çekilmelerini söyledi.
Amerikan siyasi yaşa mında görülmemiş, toplam 1 dakika 16 saniyelik gösteriyle Trump, tüm dünyaya, Amerikan ordusunun bütünüyle arkasında durduğunu göstermiş oldu. İşin peşini bırakmayan Huffington Post, yeni yönetimin danışmanlarının, yemin töreninde Amerikan ordusunun “Kızıl Meydan tarzı” bir geçit resmi yapmasını talep ettiklerini, ordunun da “bu tür bir geçit Washington’un tüm yollarını kullanılamaz hale getirir” diyerek bu öneriyi nazikçe reddettiği bilgisine ulaşacaktı.
ABD Savunma Bakanlığı’na “Kuduz Köpek” lakaplı emekli general James Mattis’i atayan bir yönetimin sırtını orduya dayama gayreti açısından normal işlerdir bunlar.
Trump’ın bu ismin yanına İç Güvenlik Bakanı olarak bir başka emekli generali, John Kelly’i ataması ise önemli işaret. Kelly, daha düne kadar Orta ve Güney Amerika’yı kapsayan Güney Komutanlığı’nın başındaydı, Meksika sınırına duvar örülmesini, mültecilerin memleketlerine defedilmesini, içerde kalanların da (özellikle Müslümanlar) yakın takip altında kalmasını istiyor!..
Eh, bunlara, sorgulamalarda işkence metodlarını savunan yeni CIA Başkanı Mike Pompeo’yu da ekleyin. Trump’ın Oval Ofis’te öpücüklerle karşıladığı FBI Başkanı James Corney ise zaten “bizim çocuklar” ekibinden orada bir sorun yok.
Yeni bir enerji savaşı mı?
Dışişleri Bakanlığı’nı üstlenmesi beklenen Rex Tillerson ise petrol şirketi Exxon Mobil’in eski CEO’su. “Müşteri talebi var ve şirketler bu talepler doğrultusunda yatırımlarını sürdürüyor, kim ne derse desin, insanlık daha uzun süre fosil yakıtlarla ayakta kalacak” sözleriyle ünlü. Zaten Trump da “çevreci hassasiyetlerden” hiç hoşlanmıyor. George W. Bush dönemi gibi, “petrolcü-savunma sanayici” bir yönetimle karşılaştık ve bunun dünyaya yansıyan yüzünde Tillerson olacak!..
Bu nedenle, Rex Tillerson’un, Rus lider Vladimir Putin’in en yakın arkadaşlarından biri olması ve elinden “Rusya Dostluk Madalyası” nişanını alması bir sürpriz olarak kabul edilmemeli. Putin’e minik bir uyarım var, dostluk, Tillerson CEO olduğu zaman vardı, şimdi temsil ettiği yönetimin Rusya’nın büyük enerji depolarına dönük planlarının ne olduğunu bilemeyiz. Tillerson, Bağdat yönetiminin tüm itirazlarına karşın Barzani yönetimiyle ikili anlaşma yapıp, Kürt bölgesinde kuyu açmış bir karakter, yarın ne yapacağı belli mi olur?..
Neyin hazırlığı bu, bilmeliyiz...
Trump başkan sıfatıyla ilk olarak İsrail Başbakanı Netanyahu’yu aradı, ikinci telefonu ise Mısır’ın askeri diktatörü Sisi’ye açtı. İkilinin “terörizmle ortak mücadele” konusunu ele aldıkları söyleniyor, demek, Trump, terörle mücadele denilince bir askeri darbenin generalinin “güvenilir” olduğuna inanıyor.
Yakın gelecekte Sisi’yi Beyaz Saray’a girerken görürsek, hiç şaşırmayacağız... Ne bileyim, yarın bir gün, Tillerson da yolu Ortadoğu’ya düşmüşken Şam’a uğrayıp, Beşar’la da bir kahve içebilir, şaşırmam...
Bütün bunları niye yazıyorum?..
Obama’nın gidişi nedeniyle “rahatlayan” ve “umut yüklenen” dostlar olabilir.
“Beklenti çıtasını” yükseltmemelerini tavsiye ederim.
Karşımızda, ayağının tozuyla Amerikan halkı için bugüne kadar yapılmış en önemli sosyal proje olan sağlık reformunu askıya alan, Milli Eğitim Bakanlığı’na ise “okul yapmak devletin işi değildir, hepsi özelleşmeli” diyen dolar milyarderi Betsy DeVos’u atayan bir siyasi yaklaşım var.
Kendi halkına bunu yapan, başkasına neler yapar bilemem...