Ahlaki davranışları listeleyip, bu listenin topluluklarda dağılımı ile ilgili araştırma yaparsak, bu dağılımın ortalamasında farklılıklar oluşabilir. Örneğin “başkalarına yardım etmek” olumlu ahlaki bir davranış ise kişilerin başkalarına ne sıklıkla yardım ettiği farklı topluluklarda ölçülebilir ve ortalamalar karşılaştırılabilir. Veya bulunan bir cüzdanı sahibine ulaştırma oranları ölçülüp, karşılaştırma yapılabilir. Gerçekten de topluluklar arasında ölçülebilir farklılıklar bulunabilir.
Topluluklar arası farklar öze mi ait: Şu anki bulunduğumuz dünyada, batı toplumlarında bazı ahlaki davranışlar açısından daha olumlu ortalamalar çıkabilir. Esas soru, “bu ortalama farklılıkların anlamının ne olduğu?” sorusudur. Bu ortalamalar o topluluk için özsel bir şey midir? Yani o topluluğun değişmez hali midir? Yoksa zamanla değişebilen, o on yılın /yüzyılın eğilimi midir? Şu anda farklı ortalamadaki davranış içeren iki topluluğun geçmişi de böyle miydi? Gelecekte de aynı şekilde mi kalacaktır?
Benzer bir tartışma Amerika’da siyah ve beyazların zekâ ortalamalarını karşılaştırılan çalışmaların sonunda yapılmıştı. Gerçekten de değişik çalışmalarda ortalamalar arasında fark çıkıyordu. Ama esas soru bu durumun anlamı nedir sorusuydu. Beyaz ve siyah ırk arasında ırk ayrımına temel olacak bir zekâ farkı mı vardı? Yoksa var olan bu fark, siyahların Amerikan toplumundaki dezavantajlı konumundan mı kaynaklanıyordu?
Benim görüşüm şöyle: Toplulukların onları iyi veya kötü, sıradan veya özel yapan, özsel, değişmeyen doğaları yoktur. Topluluklar arası farklılıkları belirleyen temel farklar; o topluluğun medeniyetinde çöküş veya yükselme dönemi içinde olması, devletin kapasite düzeyi, toplumun siyasal istikrarı, toplumun ekonomik düzeyi, eğitimin yaygınlaşma düzeyi, toplumun zihinsel kodlarını oluşturan din, ideoloji ve bilimin hali gibi faktörlerdir. Bu faktörlerdeki iyileşmeler veya kötüleşmeler toplumun ahlaki davranışlarını etkiler.
***
Nesiller arası davranış aktarımı mümkündür: Yalnız bireyler gibi, topluluklarında nesiller arası davranış kalıplarını aktarmaları mümkündür. Aynen bireyler gibi toplulukların da toplumsal davranış genetikleri ile dış sosyal faktörler arasında bir etkileşim olduğu söylenebilir. Fakat toplumların bu içsel davranış genetikleri bireylerin biyolojik genetiklerine göre oldukça zayıftır. Bu toplumsal davranış aktarımları, o topluluğu hep aynı şekilde tutacak güce sahip değildir. Büyük kültürel, siyası ve ekonomik değişimler o topluluklarda büyük dönüşümlere sebep olabilir.
Üstelik topluluklar içinde her bir davranış spektrumal dağılım gösterir. Hiçbir topluluğun fertleri homojen değildir. Örneğin hiçbir toplumda hırsızlık, tecavüz ve rüşvet gibi meseleler sıfır hale gelmemiştir. Bu tür durumlar her toplumda vardır. Sadece farklı topluluklarda görülme sıklığı açısından farklılıklar olabilir. Üstelik bu oranlar her topluluk içinde azalıp artabilir.
Sosyal politikalar değişime neden olabilir: İyi veya kötü ahlaki davranış oranları ayrıca sosyal politikalardan da etkilenir. O davranışı etkileyen faktörleri iyi kavrayarak, bu davranışları değiştirmeye yönelik sahici müdahaleler uygulamak değişime neden olabilir. Örneğin 1960’lı yıllarda Kanada’da kadına yönelik şiddet oranları %30’lu rakamlarda iken, uygulanan bir dizi sosyal politikalar sonucunda oranlar %10’lu düzeylere indirilebilmiştir.
Sonuç olarak, ahlaki davranışların ortalamalarını karşılaştırılan çalışmalarda karnemizin çok iyi olmaması bu toplumun özü ile ilgili mesele değildir. Aksine dönemsel ve şartlar ile ilgili bir meseledir. İyileşme yönünde değişim mümkündür.