MİT Müsteşarları’nın CIA şube müdürlüğü yaptığı yıllar geride kaldı…
Hatırlayalım, toplamda 7 yıl (1962-1964 ve 1966-1971) MİT müsteşarlığı yapan Fuat Doğu’nun sözlerini: "Ben MİT müsteşarlığı yapmadım, CIA'nın şube müdürlüğünü yaptım. Bir CIA yetkilisi gelse, beni Sinop'a götür dese onu oraya götürmekle memurum."
Evet, geride kaldı Türkiye Cumhuriyeti liderlerinin Beyaz Saray’da el pençe durmaları… Geride kaldı, Batı’dan gelen herhangi bir milletvekilinin devlet erkânını hizaya çekmesi, tâlimatlar yağdırması…
Hatırlayalım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın manifesto hüviyetindeki şu sözlerini: “Batılılar istiyorlar ki onlar ne istiyorsa, ne talep ediyorsa Türkiye sorgusuz sualsiz bunu yerine getirsin. İstiyorlar ki onların çıkarları masada olsun biz fedakârlıkta bulunalım. İstiyorlar ki, bize ne kadar haksızlık yapılırsa yapılsın, bize verilen sözler ne kadar çiğnenirse çiğnensin sesimizi çıkarmayalım, boynumuzu büküp oturalım. İstiyorlar ki, onlar bizim vatandaşlarımızı istedikleri gibi örselerken kendilerinin ajanları ülkemizde diledikleri gibi cirit atsınlar, buna mukabil biz hiçbir şey yapmayalım. İstiyorlar ki, attıkları her tokadın ardından cevap vermek bir yana diğer yanağımızı dönelim. Kusura bakmasınlar, artık öyle bir Türkiye yok… Türkiye’nin çıkarları, hassasiyetleri, talepleri sözkonusu olduğunda kibirle demokrasiden, insan haklarından, bize ders vermekten söz edenlerin kendi çıkarlarını nasıl her şeyin üzerinde tuttuklarını biz çok iyi biliriz. Her dediklerini yapan, her istediklerini yerine getiren, adeta emirlerine âmâde Türkiye hayaliyle yanıp tutuşanların biz kendi ajandamızı takip ettikçe, onurlu ve dik bir duruş sergiledikçe adeta kuduruyorlar ve kuduracaklar.”
Türkiye tam bağımsızlık yolunda düşe kalka yol alırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği gibi kuduruyorlar. Gezi’de kudurdular, hendekte kudurdular, 17-25’de kudurdular, 15 Temmuz’da kudurdular…
Her kudurmalarında Müslüman Anadolu halkından silleyi de yediler. Pes etmiyorlar, etmeyecekler de. Onlar pes etmeyecekler de peki biz edeceğiz mi? Tabiî ki hayır!..
MİT Müsteşarları’nın CIA şube müdürlüğü geride kaldığından artık CIA ajanları tek tek yakalanıyor. Müslüman Anadolu halkına kimlerin kimlerle hangi kumpasları kurduğu ortaya çıkıyor.
Sadece kumpaslar mı, ruhunu Batı’ya satmışlar da tuttukları köşelerden çıkıp efendilerine yalvarıyorlar: “Lütfen bizi cezalandırmayın! AKP’liler suçlu, onları cezalandırın!..”
Batı’nın Türkiye’ye yönelik her menfi hamlesinde göbek atan ‘antiemperyalistler’, Solcular, Kemalistler… Yani anlayacağınız, 90 yılda ‘yaratılan’ mahlûkat efendilerinin bir vize hamlesinde bile korkup bir kez daha bağlılıklarını yenilerken Müslüman Anadolu halkı olarak daha gür haykırmalıyız: “Allahu Ekber!”
Ve demeliyiz: "Evrensel ilkeler palavrasını bir tarafa bırakalım, evrensel ilkeler diye bir şey yok! Yeni dünya düzeni kurulacaksa, biz de diyoruz ki; buradan başlasın!"(Salih Mirzabeyoğlu)
Ve inanmalıyız, tıpkı Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun inandığı gibi: “Türkiye'ye inanıyoruz. Yeni bir gücün doğduğunu biliyoruz. Bunun için buradayız."
Ve dua etmeliyiz, düşmanın diliyle konuşan ahmak dostların ahmaklıkları yüzünden helak olmamak için...
Ve yine dua etmeliyiz, yapacağımız her şeyin, atacağımız her adımın O’nun rızası için olmasına!..
Ve azmetmeliyiz:
”elbirlik olmak
gayesine ermemiş savaş
bitmemiştir diyenlerle
omuz omuza dayanmak
kalelerine emperyalizmin
ne dur
ne durak
ne rahat
yükseğe
daha yükseğe
en yükseğe
dikilsin
bu
bayrak!” (Salih Mirzabeyoğlu)
Batı ve Batıcılar, buraya kadarmış, başaramadınız, devriniz kapandı!..