Terör örgütleri insanları öldürüyor, şarapnelleri insanları, toplumsal kesimleri parçalıyor!
Üstelik bu ‘parça tesiri’ni yaratanlar, toplumu bir arada tutmaktan en çok sorumlu olanlar;
Siyasetçiler, sivil toplum örgütleri, gazeteciler, aydınlar…
Saçmalamayın!
Bir el bomba patlatıyor, silah sıkıyor, kapılara, duvarlara yazılar yazıyor, işaretler koyuyor;
‘Aynı el’daha sonra twitter, facebook ve (özür dileyerek) her ne book’sa onun üzerinden ‘kimliksiz’ hesaplardan ‘oh oldu’ diyor;
Yine aynı el, aynı klavyeden ve bir başka hesaptan da ‘bakın, bunu şunlar yaptı, şunlar destekliyor’ kışkırtması yapıyor…
Birileri de bu ‘terörist hesaplar’ üzerinden yayılan kışkırtmaya ‘alet’ oluyor veya ‘şahsi menfaatleri’ için kullanmak amacıyla bunu paylaşıyor, yayıyor.
Yapmayın!
Sosyal medyayı sadece biz sıradan insanlar, siyasetçiler, sivil toplum örgütleri, medya değil, ‘terör örgütleri’ de aktif kullanıyor.
Tıpkı Reina’ya girdikleri gibi bizlerin kılığına girerek ve terör eylemini yaptıktan sonra ‘kılık değiştirerek’ başka hesaplara geçiyorlar.
İnsanlarımızı öldürüyorlar.
Sonra kenara çekilip başka hedefler gösteriyor, siyasetçilerin boğuşmasını, toplumların ayrışmasını izliyorlar!
Hayatını kaybedenlere, yaralılara bakın.
Rus, İranlı, Iraklı, Lübnanlı, İsrailli, Ürdünlü, Kuveytli, Suudi Arabistanlı, Hintli, Belçikalı, Fransız, Kanadalı, ABD’li…
Terör sadece Türkiye’yi değil, dünyayı hedef alıyor.
Sadece ‘yılbaşında eğlenenleri’ değil, görevinin başında olan memurları, alışverişe, okula giden insanları, camide, sinagogda, kilisede ibadet edenleri, devlet yönetimlerini, kurumları, siyaseti, toplumları da hedef alıyor.
Görmüyor musunuz?
DEAŞ’ın teröründen sonra devleti, ‘Müslümanları’ suçlamak, PKK teröründen sonra devleti ve Kürtleri suçlamakla aynı şey, farkında değil misiniz?
Aynı teröristler Paris’te, Orlando’da eğlence yerlerinde, Berlin’de Noel pazarında katliam yaptığında Fransa, ABD ve Almanya ile gösterdiğiniz dayanışmayı kendi devletinizden, kendi toplumunuzdan nasıl esirgersiniz?
Terörle mücadele eden güvenlik ve istihbarat kurumlarına, dinin teröre alet edilmesine karşı ‘tek’ resmi kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik ‘Batı’da üretilen karalama kampanyasını ‘aynı cümlelerle’ neden Türkiye’ye ithal ediyorsunuz?
Türkiye’de “Noel Müslümanların eğlence günü değil, yılbaşını kutlamayın” sözünü ilk kez mi duyuyorsunuz?
Yüz yıldan fazladır her yılbaşı öncesi aynı şeyler söylendiği, yazıldığı ve aynı yönde hutbeler verildiği halde, “Saldırı neden bu yılbaşı oldu. Dönüp kendi içimizde kavga etmemiz terörün amaçlarından biri olamaz mı” diye sormak ‘sorgulayıcı aklın’ gereği değil midir?
Berlin’deki Noel pazarında insanları öldüren terörist de Diyanet’in hutbesinden mi etkilendi diye sormak neden zor?
ABD ve Avrupa’da ‘medyayı da kullanan’ Türkiye karşıtı çevrelerin, “Türkiye’nin Suriye politikasının bedelini ağır ödüyor”yorumlarına karşı, neden “Orlando’da, Paris’te, Berlin’de öldürülen insanlar ABD’nin, Fransa’nın Almanya’nın hangi politikalarının bedelini ödedi? Kaldı ki, terörü bir ‘bedel ödetme’ yöntemi olarak ‘meşru’ mu görüyorsunuz” diye sormuyorsunuz?
En azından, BM Güvenlik Konseyi’nin kınama bildirisindeki gibi, “Her türlü terör eylemi, nerede, ne zaman, kim tarafından ve ‘hangi sebeple’ yapıldığına bakılmaksızın bir suçtur ve hiçbir gerekçesi olamaz” demeyi neden beceremiyorsunuz?
Türkiye’yi ‘terörü hak eden’ ve ‘teröre yenilmesi mukadder ülke’ sınıfına koyanların sözcülüğünü yapmak ‘ağır’ gelmiyor mu?
Terörden yararlanmak gibi bir kurnazlığın tuzağına düşmeyin.
DEAŞ terörü üzerinden ‘laikçilik’ devşirmeye çalışmayın.
Ülkenin Cumhurbaşkanının, Başbakanının, bakanlarının, iktidarda ve muhalefetteki tüm siyasetçilerinin, sivil toplum örgütlerinin, halkları, komşuları, ortakları olan Hıristiyanların Noel’ini kutladığını;
‘Yeni yılınız kutlu olsun’mesajları yayınladıklarını;
Üstelik tam da bu yüzden ve hiç kimsenin yaşam tarzına baskı yapmadığı için Türkiye demokrasisinin DEAŞ’ın hedefi olduğunu nasıl görmezden gelirsiniz?
Hem de bizzat terör örgütü “Türkiye’yi bu yüzden hedef aldık” demişken!
Farkında değil misiniz;
ABD’de, Avrupa’da El Kaide/DEAŞ teröründen ‘yararlanılarak’ üretilen İslamofobi’yi Türkiye’ye taşıyorsunuz!