Arakan ve Rohingya Müslümanları’nıhep işitiyoruz ama haklarında yeterli bilgiye sahip değiliz.
Geçen hafta kısa bilgiler vermiştim.
53 milyonluk Myanmar’da Müslümanların yüzde 10 civarında olduğunu, çoğunluğunu da Myanmar’ın 7 eyaletinden biri olan Arakan’da bulunduğunu, Müslümanlara vatandaşlık verilmediğini yazmıştım.
Bugün konuyu biraz daha netleştirelim.
***
Problemin temelinde emperyalist güçlerin işgali, enerji politikaları, uluslararasısiyasi rekabet ve etnik temizlik gibi gayri insani saikler var.
Öte yandan bu ahlaksız politikalara meşruiyet kazandırmak için ileri sürülen iddialar var.
Özellikle 25 Ağustos’tan itibaren yaşanan dramı Myanmar hükümeti terörle mücadele bahanesiyle gerekçelendirmeye gayret ediyor.
***
Halbuki problem 55 sene öncesine dayanan bir darbeci zihniyetin ürünü.
Eğer orada kimi olaylar yaşanıyorsa bunun sorumlusu Müslümanlara hayat hakkı tanımayan Myanmar hükümetleridir.
Çünkü 1962 yılına kadar Rohingya Müslümanları parlamentoda bile temsil edilen vatandaşlardı.
1962’de Askeri darbedensonra Müslümanlar tüm haklarından mahrum bırakılarak devlet tarafından şiddete maruz kalmışlar ve yetmişli yıllarda bir milyon civarında Müslüman Bangladeş’e kaçmak zorunda kalmıştı.
1982 yılında çıkarılan birkanunla da Rohingya Müslümanları vatansız ilan edilmişlerdir.
***
Rohingya, ülkedeki 136 ırktan biri. Ama hükümet diğer 135 ırkı resmen tanırken, 12. yüzyıldan beri bölgede yaşayan Rohingya Müslümanlarını ise tanımıyor! İngiliz işgali döneminde (1824-1948) Bangladeş’ten göç ettiklerini o yüzden vatandaş olamayacaklarını iddia ediyor.
Myanmar hükümetleriMüslümanlara baskıyı o kadar ileri seviyelere götürmüştür ki uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) 2013 yılında yayınladığı bir bildiride Müslümanların soykırıma maruz kaldığını ilan etmiştir.
BM’nin açıklamalarına göre de 2012-2016 yılları arasında 168 bin,
2016-2017 Temmuz arasında ise 87 bin Rohingya Müslümanı Bangladeş’e göçmek zorunda kalmıştır.
25 Ağustos'tan bu yana da 270 bin Müslüman’ın kaçtığını yine BM söylüyor..
***
Nobel Barış ödüllü Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çii, yaşanan dramı terörle mücadele ile izah etmeye çalışıyor.
Ancak olayların geçmişine bakıldığında yarım asırdır süren bir mezalim söz konusudur.
Hele bölgeden yeni dönenlerin izlenimlerini okuyunca olayın terörle mücadele değil bizatihi terör olduğunu anlıyor insan.
***
Tabii ki bu noktada yapılması gereken olayı kaşımak yerine Müslümanların derdine derman olabilme yollarını zorlamaktır.
CumhurbaşkanımızınSuu Çii ile temasa geçip mağdurlara yardım iletme yollarını açması ve Bengal hükümetine mültecileri kabul etmesi halinde giderlerini üstlenme teklifi ve dünya liderleriyle yaptığı temaslar fevkalade önemli ve başarılı bir diplomatik teşebbüstür.
Hele Emine Erdoğan’ın resmi bir heyetle bölgeye çıkarma yapması konuyu uluslararası boyuta ve duyarlılık oluşturma istikametinde atılmış her türlü takdirin üzerinde bir adımdır.
Bu hususta TİKA Başkanı Serdar Çam beyin uyarıcı mesajı da büyük önem arz etmektedir.
***
BM, ABD, Rusya, Pakistan ve Malezyakınamakla yetindi. Hatta ABD, Myanmar hükümetine baskı yapmayı düşünmediklerini söyledi!
Oysa aktivist Umran Arakani’nin ifadesine göre Çarşamba gününe kadar yaşanan katliamda öldürülen Müslüman sayısı 7 bin 354, yaralı sayısı ise 6 bin 651’e yükselmiştir.
Suu Çii’ninyönetime ne kadar hâkim olduğu, şiddet olaylarına gerekçe olarak ileri sürülen Arakan Rohingya Kurtuluş Ordusu (ARSA), konusu ise bir başka yazıda inşallah.