Churchill’in gerçek yüzünü en çok Hindistan aydınları deşmiştir. Bu yolda Shashi Tharoor’un ‘Utanmaz İmparatorluk’ (İnglorious Empire) adlı kitabı, İngiliz sömürgecilerin Alt Kıtadaki marifetlerini anlatır. ‘Şanlı Şerefli İmparatorluk’ diye paketlenen zamanın gayet şansız ve şerefsiz olduğunu gösterir. Ancak zihinler şanlı hikayelerle formatlanmıştır.
Churchill, ‘sömürgeci ırkçı ve vahşi beyaz adam’dır. Hayatı boyunca aynı yolda yürümüştür. Tarihçi Louise Law sıralamış:
- Soylular sınıfındandı. 1879’da orduya subay olarak girdi. Sonraki 5 yıl Hindistan ve Sudan’da ‘küçük barbarları’ öldürmeyi öğrendi.
- Güney Afrika’da yerlilerin toplama kamplarına kapatılmasının faydalarını ‘Daha az acı çekerler’ diye özetlemişti. Orada en az 42 bin siyah öldü.
- Irkçı gaddarlığı yalnızca siyahlara yönelmemişti. Beyaz yoksullar da asilzade kanına dokunuyordu. 1911’da İçişleri Bakanı olarak İngiltere-Galler’de grev yapan demiryolu işçilerinin üzerine askerleri sürdü. Asker sivillere süngü hücumu yapıp ayrımsız ateş açtı.
- 1920’de Osmanlı’dan ele geçirilen Irak’ta başlayan Şii ayaklanmasını bastırmak için zehirli gaz kullanılmasını istedi. Belgesi var. Taraftarları ‘gözyaşartıcı gaz’ kastettiğini iddia eder, palavradır. Irak’ta öldürücü gazlar kullanıldı. 1920-21 ayaklanmasında İngiliz ordusunun Irak’taki katliamı çok kolay unutulmuştur.
Hatırlansın: 1917 Filistin cephesinde 3. Gazze Savaşında General Allenby’nin ordusu Osmanlı ordusuna karşı zehirli gaz kullanmıştır.
- Filistin demişken, Churchill, Yahudilerin üstün ırk olduğunu ilan etmişti. ‘Barbar vahşilere’ karşı İsrail’in güçlü destekçisiydi. Taraftarları -o zaman herkes ırkçıydı- diye savunur, ama o herkesten ve her şeyden daha ırkçıydı.
- 1943’te İngiltere savaş nedeniyle bütün sömürge tahılını Avrupa’ya yığdığı için Bengal’de büyük açlık başladı. 2-3 ya da 4 milyon Hintli açlıktan öldü. Alt kıta aydınları, unutturulan bu katliamın de hesabının sorulmadığını yazarlar. Churchill Hintlilerin tavşanlar gibi üredikleri için yiyeceksiz kaldığını savunmuştur. Bengal’e yollamadığı yiyeceği de Yunanistan’a yollamıştır, herhalde tavşan statüsünde olmadıkları için! Sonra yerel İngiliz yöneticiler ‘böyle yapmayalım, yardım edelim’ deyince, Churchill’in Lord Wavell’a telgrafı vardır: Açlık varsa Gandi neden hala ölmedi?
- 2. Dünya Savaşı’nda Nazizme karşı ‘demokrasi’ bayrağı sallanırken, savaş bitiminde demokrasinin yalnızca beyaz adam Avrupasında geçerli olduğunu Afrika ve Asya sonradan fark edecektir. Beyaz Adamın sembolü Churchill’dir.
- Churchill Türkiye’ye karşı Yunanistan’ın koruyucusuydu. Sadece, 1944’te bir tilkilik yapmıştı: Yunan Kralının güçlenmesini, Komünistlerin zayıflamasını istiyordu. Nazilerle işbirliği yapıp, Komünist partizanların kurşunlanmasını tezgahladı. Sonra da korkunç Yunan iç savaşı başladı. Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı’na girmesi lojistik kolaylık olsun diye önceliğiydi. Adana’ya da hayrına gelmemişti.
- 2. Savaşta Alman kentlerinin ayrımsız yakılmasının sorumlusudur. Dresden bombardımanı gaddarlıktı.
- Müslümanlık ve İslam hakkındaki görüşleri ise kaleme kağıda gelmez.
- Ve 1952’de Başbakanken Kenya’daki yerli ayaklanmasını 19. yüzyıl yöntemleriyle bastırmasının da hesabı sorulmamıştır. Barack Obama’nın dedesi de zulüm gören Kenyalılardandı. Önceki Başkan Bush, anlaşılır nedenlerle hayran olduğu Churchill’in büstünü Beyaz Saray’a koymuştu. Obama da büstü kaldırttı, neden kaldırttığını açıkça söylemedi. Bu durumu ise Donald Trump mesele yaptı: Obama’nın ‘yabancı’ olduğuna bu şekilde kanıt bulmuştu.
Şimdi Trump Beyaz Sarayında bir Churchill büstü var. Ama Trump’ın Churchill hakkında ne bildiği, nasıl bildiği, kuşkuludur. Sorsan, bilmez. Kafaca çok iyi anlaşırlardı, o ayrı mesele.