Beşiktaş, dünya yörüngesinde sağa-sola savrulup duruyor. Çin-İspanya rotasında; Uzak Doğu’nun da uzağından, Avrupa’nın en batısına kadar, büyük bir beşik içinde sallanıyor. Bu iki hat dışında, başka yerlere git-geller de oldu. Beşiktaş, bu zik-zakların fizibilitesini nasıl çıkaracak? Vallahi takımın başı döndü.
İklim, sosyal yaşam ve futbol gelenekleri açısından devasa farklılıklar gösteren bölgelerde, (Hazırlık değil de) define avcılığı yapıyor olmasın. Çünkü mantığı yok!
***
Siyah-beyazlı takım, bu kez de Marbella’da hazırlanacak... Marbella’nın eski belediye başkanı Jesus Gil’di... Aynı zamanda Atletico Madrid’in de başkanıydı. Ancak belediyenin imkanlarını kulüp için seferber edince hapse atıldı. 1.5 yıl yatıp çıktığında, kahrından öldü.
(Dikkat edin... Parayı cebine atmadı, kulübüne kullandı.)
Bu olay olduğunda, bizim belediyelerin kendilerine bağlı kulüpleri vardı ve tüm imkanları takıma yönlendiriyorlardı. Adamlar hapse atıyor, biz göklere çıkarıyorduk. İşte aradaki fark!
İspanya’nın dışındaki Avrupa ülkelerinde de, benzer cezalandırmalar olunca; bizde de nihayet düzen değişti ve belediyelerin futbol kulübü sahibi olması yasayla önlendi. İstanbul Büyükşehir Futbol Kulübü’nün, Başakşehir’e dönüşmesi bu yüzdendir.
***
Pepe’yi transfer ettiği için, Beşiktaş’ın transfer piyasasındaki havası yerinde... Ama yapmak istediği şeyler, gene de tam olarak gerçekleşmediği için; “Bir Pepe dünyaya bedeldir” beklentisiyle avunamazlar. Dahası gerek...
Marcelo’nun kaybı, ondan gelir olarak gelen 8.5 milyon Euro’dan çok daha fazlasını zarar hanesine yazdırabilir. Marcelo’nun satılması, zaman içinde büyük bir pişmanlığı getirecektir. Adam, bence ucuza da gitti.
Yedikleri büyük baskı ve panik anlarında, takım içinde soğukkanlılığını en fazla koruyan ve hiçbir şekilde dağılmayan Marcelo, savunmanın sigortasıydı. Üstelik Pepe ile beraber efsane bir ikili olabilirlerdi. Beşiktaş neyi kaybettiğini zamanla daha iyi anlayacak.