ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Körfez ülkelerinin Katar hakkındaki endişelerini ayrıntılandırmadıkları için şaşırdıklarını açıkladı, ardından da “amaç gerçekten terörizm mi?” diye sordu.
Katar konusunda ABD’nin şaşırmış olduğuna inanmak pek kolay değil, ancak belki Trump yaptırımın fitilini kendisine çektirenlerin yeteneklerine şaşırmıştır. Bununla birlikte, konu bir şaşkınlık meselesi değil. Yapılan açıklamanın ima ettiği konu başka. Buna göre ABD iki haftayı geçen süre içinde Katar’a yaptırım uygulamayı gerektiren suçlamaların nedenlerinin ortaya koyulamadığı belirtilmiş oluyor. Hatırlanacağı gibi başta Suudi Arabistan ve Kuveyt olmak üzere Katar’ı terörizmi desteklemekle suçlamışlardı.
Terörizmi destekleme suçlaması her devlet tarafından her devlete kolayca yapılabilir. Ancak bunun ispatı neredeyse imkansız gibidir; zira doğası gereği terör, “arkasının görülmesine” izin vermeyen bir mücadele aracıdır. Tam da bu nedenle herkesin herkesi suçlamasına izin verir ve bu bulanık ortamda gerçek müsebbibin görülmesi engellenir.
Dolayısıyla Suudi Arabistan’ın Katar’a yönelik delil bulması, hele ki bunları ABD’ye sunması zaten kolay değil.
Suudi direnci
Suudi Arabistan ABD’ye bazı deliller sunsa bile, bir devletin teröre destek veren ülke olarak ilan edilmesinin siyasi bir tercih olduğunu kabul etmek gerekir. ABD’den yapılan açıklama, Katar’ın bu bağlamda değerlendirilmesine karşı olunduğuna işaret ediyor.
Anlaşılan ABD Suudi Arabistan’ın kendilerini yanıltmaya çalıştığını, hata yaptıklarını, ama kendilerinin bu iddiaları ciddiye almayıp Katar ile askeri ve stratejik ilişkilerini geliştirdiklerini söylemeye çalışıyor. Dolayısıyla bir şaşkınlık söz konusuysa, bu Suudi Arabistan’ın geri adım atmamasından kaynaklanıyor olabilir.
Kabul etmek gerekir ki ABD Suriye’de Suudi Arabistan’ın baş rakibi İran ile epeyce etkili biçimde mücadele ediyor, İHA’larını vuruyor. Bununla da yetinmeyen ABD, Rusya ile olan denetimli gerilimi Suriye dışına çıkarıp Ukrayna’ya taşıyor. Rusya da gerilimin gereğini yaparak ABD’ye ültimatom veriyor. Rusya-ABD gerilim ortamının Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Mısır, Libya ve Katar’ı yani Doğu Akdeniz, Kızıl Deniz ve Körfez’i ABD etrafında kümelenmeye teşvik eder. Belki Katar direniyordu, ondan bunlar yaşandı; ama şimdi direnmiyor. Dolayısıyla Suudilerin oyuna geri dönmesi bekleniyor.
ABD uyarısı
Dışişleri sözcünün sorduğu soru ise şaşkınlık ifadesinden daha anlamlı. “Amaç gerçekten terörizm mi?” demek terör ve terörle mücadele konularının araçsallıklarına işaret ediyor. Teröristler mücadelenin gerçek özneleri olsalardı, muhtemelen Suriye sorunu çoktan sonlanmış olurdu. ABD’den Rusya’ya, Almanya’dan Çin’e kadar herkes Suriye’de terörle mücadele ediyor, ama bu DEAŞ ne menem bir yapıysa kimse sonunu getiremiyor.
Terörün amaç olup olmadığı sorusunu belki önce ABD’ye sormak gerekir. Ama soruyu ABD Suudi Arabistan’a soruyor ise, o zaman konunun terörizmi tartışmakla ilgisi olmadığı düşünülebilir. Burada sanki bir uyarı var gibi. ABD, “terörü esasen kimlerin desteklediğini biliyoruz” diyor olabilir. Ve eğer bu ima ediliyorsa, ABD şaşırmakta haklı. Esas teröre destek ayrıntıları, yani deliller Katar’ı işaret etmiyorsa, Suudilerin meseleyi uzatma cesaretini nereden aldıkları anlaşılamıyor olabilir. ABD ve Rusya, İran ile Suudi Arabistan’ın eş zamanlı olarak Suriye sorunsalında mevzilerine geri çekilmelerinde anlaşmış gibiler ve sanki Suudilerin direnç nedenlerinden biri bu. Ama ABD bu direnci kırmakta ısrarlı gözüküyor.